Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz?
1980 Ankara doğumluyum. Güzel Sanatlar Lisesi müzik bölümünü bitirdikten sonra Bilkent Üniversitesi Turizm bölümünden mezun oldum. 13 senelik turizm kariyerimden sonra İngiltere’de uluslararası profesyonel makyaj artisti ve eğitmeni diploması ve medikal mikropigmentasyon uzmanı diplomalarını aldım. Uzman estetisyenim. Eşim Prof. Dr. Reha Yavuzer ile kurduğumuz Renee Klinik’te estetik ve güzellik alanında bir çok uygulamalar yapıyor ve eğitimler veriyoruz. Çok eskiden beri yazmayı severim. “Beautyometelle” kendimi ve Renee’yi web sitesi dışında daha özgür anlattığım defterim. Beni beğenip takip eden herkese kendi güzellik ve moda anlayışımı en doğru dil ve gerçek tecrübelerim ile anlatıyorum. Yaklaşık bir senedir blogum yayında.
Güzellik koçu kavramı ülkemizde giderek yaygınlaşıyor. Güzellik koçu neler yapar?
Türkiye’de bu tanımı kullanan ilk kişi benim. Bunu yeni bir meslek kategorisi yaratmak için değil, ihtiyaç duyduğumuz için kullanmaya başladık. Yurtdışında Türkiye’de olmayan çok farklı meslek grupları görüyoruz. Bir çoğu insanın ihtiyaçlarını belirlemeye yönelik… Tam olarak ‘koçluk’ demek doğru olmayabilir aslında. Bu, tıbbi olmayan bir güzellik ve kozmetik danışmanlığı…
Fark ettik ki kliniğimize gelen hastalarımızın çoğu önce benimle görüşüp ikir almak istiyor. Benim de danışanları öyle ayaküstü sohbet eder gibi değil, daha profesyonelce, özel bir zaman dilimi ayırıp dinlemem gerekiyor. Bize gelen hasta ve danışanlarımızla talepleri doğrultusunda bilgi ve tecrübelerimi paylaşıyorum.
Aslında hepimizin ihtiyacı olan, ama cesaret edemediğimiz şey başka bir gözle eleştirilmek… İnsanların, özellikle de kadınların bana kendileriyle ilgili ikirlerimi sormaları, çoğu zaman karar verdikleri gereksiz bir işlemden vazgeçmeleri beni çok mutlu ediyor. Güzellik bir görgü ve ancak aynı görgüyü paylaşan insanlar birbirlerinin görüşlerine değer veriyorlar. Çoğu zaman nasıl güzel olabileceklerini değil zaten güzel olduklarını anlatıyorum ve ortaya çıkartıyorum. Güzellik koçu tanımı kulağa sanki çok iddalı geliyor. Güzel olmayan birini güzelleştiriyormuşum gibi anlaşılıyor ama öyle değil. Kendi güzellik görgümü karşımdakinin beklentisi ile birleştirmeye çalışıyorum. Çünkü aslında vücudumuzun parçası olan burnumuz, göğüslerimiz, moda olan bir ayakkabı ya da çanta gibi değişmesi gereken şeyler değil. Sokaklarda gördüğümüz birbirine benzer ifadelerden hepimiz çok yorulduk. Sanki aynı kıyafeti giymiş gibi aynı bakışı taşıyoruz. Saçlarımız aynı, burnumuz aynı hatta kilomuz bile aynı. Yapmak istediğim bunu yıkmak… En azından kendi kliniğimizde gelen talepleri süzüp, güzelleştirmekten çok, güzel olmak isterken çirkin olmamalarını sağlamak. Çok kişinin bu danışmanlığı profesyonel olarak yapması, toplumun geneline yayılması, bu ‘kontrolsüz güzelleşmek’ yönünde pozitif katkı sağlayabilir. Tam tersi yönde; estetik işlemleri artırmak ve özendirmek amaçlı yapılacak ise kesinlikle çok tehlikeli görüyorum. Çünkü gerçekten güzel olmanın dozunu kaçırmış durumdayız.
Size gelenler en çok hangi konularda danışıyorlar? Kliniğinizde verdiğiniz hizmetler neler?
Her konuda danışıyorlar desem abartmış olmam. Güzellik kavramı içine bir çok şeyi alıyor, tek başına bir şey ifade etmiyor. Güzel bir burun, güzel bir dudak ya da saç… Güzellik bir bütün… Biz de klinikte medikal cilt bakımlarından plastik cerrahiye, diyet programlarından yaş yönetimini hedefIediğimiz testlere kadar bir çok şey yapıyoruz. Bence bir kadın sağlıklı kilosunda ise, cildi güzel, saçları ve elleri sağlıklı ise güzeldir. Tabii ki zamanla kaybettiğimiz yüz hatlarımız, yer çekimize yenilen vücudumuz için elimiz kolumuz bağlı kalalım demiyorum ama aynı burun, aynı göğüs, aynı kaşlı olmayalım. Biz klinikte, olanı korumayı ve güzeli ortaya çıkartmayı hedeIiyoruz. Büyük ve çok sağlam bir uzman ekip ile çalışıyoruz. Önümüzdeki ay ikinci katımızda Renee Beauty hizmete girecek. Renee Akademi de kısa zamanda eğitimlerine tekrar başlayacak.
Son zamanlarda kadınlar kaşlarına daha fazla ilgi göstermeye başladı. Kaşla ilgili son trendler neler ?
Kaş benim hep en dikkatimi çeken ve yoğunlaştığım yer oldu yüzde. Çünkü bence ifadeyi değiştiren en belirgin şey kaş. Aynı kişi değişik şekilde kaşlarla çok farklı görünebilir, kızgın olabilir, üzgün olabilir, şaşkın olabilir hatta genç ya da yaşlı olabilir. Kaşın bir modası olmaması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü kaş kişinin yüz hatlarına ve tarzına göre tasarlanmalı. Hatta bence doğal formu çok da bozulmamalı. Sadece zamanla ve yaşla değişen yüz hatlarına uygun hale getirilmeli ve gerekiyor ise eksilen yerler tamamlanmalı. İfadeyi kaş veriyor. Bu yüzden akımlara göre de değişiyor. Son yıllarda daha cesur giyinen güçlü kadını da tabii ki en iyi kalın kaş tamamlıyor. Önce deilelerde gördüğümüz sonra da sokağa inen kalın ve düz kaş da bunun en iyi örneği aslında. Kalın kaş her zaman daha genç ve dinamik gösteriyor ama düz şekil için aynısını söyleyemeyeceğim. Uygun olmayan bir kişiyi düz kaş mutsuz ve yaşlı da gösterebilir. Çünkü göz ve kaş arasındaki mesafe daraldıkça göz aşağı düşer ve bu en bildik yorgun yüz halidir. Kısaca, kaşın trendi olmaz.
Peki kaş konusunda yeni teknolojiler neler?
Malesef güzellikle ilgili her konuda olduğu gibi bu konuda da talep arttıkça verilen hizmetin de kullanılan tekniğin de sınırlarını belirlemek zorlaştı. Ben aynı zamanda kalıcı makyaj olarak bilinen miktopigmentason işleminin eğitmeniyim. Sadece kaş değil, büyük yara izlerinin kapatılması, meme kanseri sonrası meme ucu onarımı gibi bir çok medikal olanda da çok yoğun çalışıyorum. Aslında bu konuda yönetmelikler ve bakanlığın protokolü çok net ama ilk denetimde kapatılması gereken öyle çok işyeri var ki. Hiç bir iğneli işlem klinik ortamı dışında hijyen belgesi olmadan yapılamaz. Örneğin, kuaförlerde yapılamaz… Kaş besleme, kaş kontürü, kaş usturası adı altında yapılan tüm işlemler her türlü bulaşıcı hastalığa ve enfeksiyon riskine açık işlemlerdir. Türkiye’de kaş konusu çok basite alınıyor. Sadece şunun altını çiziyorum; kaş yüzde en az burun kadar önemlidir. Yanlış bir işlemle bambaşka biri olabilirsiniz. Kalıcı boyalar kullanılarak yapılan uygulamalarla senelerce rengarenk kaşlarla dolaşmak zorunda kalabilirsiniz. Bu yüzden herhangi bir işlem yaptırırken önce hijyenik koşulları sonra mesleki diplomaları sorgulayın. Kaş konusunda dünyada yeni bir teknoloji yok, biz Türkiye’de çok geriden geliyoruz. Son zamanlarda ortaya çıkan microblading örneğin, bilinen en eski mikropigmentasyon kıl tekniktir. Ben diyorum ki eğer ihtiyaç var ise kaşa kalıcı işlemler yapılmalıdır. Unutmayın, şekil değiştirmek için değil, daha sağlıklı görünmesi için…
Güzel olmaya çalışırken yaptığımız hatalar neler?
Kendimiz olmaktan çıkmak… Bu sadece dış görünüş olarak değil, içsel olarak da böyle. Güzel olmak çok güçlü bir tutku, insanın egosunu okşayan en büyük şey. Sanki mutluluğun anahtarı… Sevilmenin, beğenilmenin kapısı… Ama değil aslında…En büyük hata da bunu böyle görmek yani güzel olmayı başka sebeplerle istemek. Güzel olmak için kusursuz olmaya çalışmak. Bu ikre varmadan çok yol yürüdüm ben. Aldığım eğitimler dışında tam ortasında bulunduğum bu güzellik havuzunda öğrendiğim en önemli şey; her şeyin kıvamında, hatta az olması gerektiği… İstesem bir resim bulup aynısı olabilirim. Burnum daha küçük, yüz hatlarım hayran olduğum birininki gibi de olabilir. Ama bu önce kendime ihanet olur. İçime yani… 35 sene boyunca büyüttüğüm beslediğim o kadına ayıp olur. Bu yüzden olabildiğinde kendi sınırımda kalarak yapıyorum ne yapacaksam. Kocaman bir pastanede oturup oruç tutmak gibi geliyor bu bana bazen. Her şeyi merakımdan deniyorum ama abartmıyorum.
Bir gün aynaya baktığımda gördüğüm kadını tanıyamazsam bu hayatı boşuna yaşamışım demektir. Güzel olmayı istemek çok doğal bir istek, burada güzellik tanımımızı iyi belirlemek gere. Güzellik bakımlı, temiz, sağlıklı ve mutlu olmak demek. Yufka gibi hiç kırışıksız bir yüz, yüze küçük gelen tek başına başka bir yere konulursa daha güzel olabilecek bir burun, dekolteden taşan göğüsler bence güzel değil. Diğer taraftan bakımsız eşyalar gibi yaşlanmış bir yüz ve vücut da güzel değil. Bu dengeyi kurabilmek önemli olan.
Güzel görünmenin püf noktalar nelerdir?
Mutlu olmak…. İnsan en çok mutlu olduğunda güzeldir bence. Kıyafetler tabii ki önemli ama bakımlı duru bir cilt, sağlıklı saçlar, orantılı bir kilo ile kot t-shirt yeter güzel olmaya. Bu yüzden listenin başında gerçek bir gülümseme, lekesiz pürüzsüz bir cilt, parlak saçlar ve sağlıklı bir kiloda olmak geliyor. Kemikli bir burun ve küçük göğüslerin güzel görünme konusunda rolü sanıldığı kadar da büyük değil bence…
Yaz yaklaşırken yapabileceğimiz güzellik uygulamaları nelerdir?
Cildi mutlaka yaza girerken hazırlamak gerek, derin temizlik ve nem dengesi cildin her mevsim ihtiyacı olan iki önemli şey. Leke ve iz tedavileri için son bir ay diyebilirim. Sonrası uygun değil ama var olan lekeler ile yaza girmemek için mutlaka kontrol altında olmak gerek. Özellikle üst bacak ve kalça için sıkılaştırıcı tedaviler bizim için ön planda. BBL ile selülit ve elastikiyet kaybında oldukça iyi sonuçlar alıyoruz. Yaz öncesi en çok talep gelen işlemlerin başında geliyor. Ağız içinden yaptığımız vitamin enjeksiyonları cilde kaybettiği sıkılığı, nemi ve kolojeni geri kazandırıyor. Bu yaz öncesi yapılacak en iyi depo bakımlar arasında, çünkü 6 ay süresince deri altında etkisini koruyor.
Her zaman şık ve güzel olmayı nasıl başarıyorsunuz? Sizin güzellik sırrınız nedir?
Teşekkür ederim böyle gördüğünüz için. Giyinmek benim için hep çok eğlenceli ve kendimi özgür hissettiğim bir alan. Sanırım çok kurallara bağlı kalmadığım için böyle düşündürüyorum. Şık ve güzel olmayı değil kendimi iyi hissetmeyi istiyorum giyinirken. Modayı takip etmiyorum aslında… Sadece çok seyahat ediyorum, o da zaten modanın kendisi bence. Farklı yerler, insanlar, tarzlar görmek insanda daha raine bir zevk yaratıyor. Bir dergiden, diziden, sponsorla yazdırılmış bir gazete köşesinden değil, hayatın kendinden besleniyorum. Benim için giyinmek kendimi ifade etmek demek. O gün nasıl istiyorsam öyle görünüyorum. Bir yerde yazıldı diye, bir başkası giydi diye değil. Benim güzellik sırrım; sevmek, hayatım, kendim… Sahip olduğum her şeyi çok seviyorum. Rahat olmak birinci kuralım, diğerleri sonrasında geliyor. Kimin ne diyeceğini umursamıyorum, aşırı dekolte giymediğim sürece, ne giymişim diye bakmaları da beni hiç rahatsız etmiyor kendim için giyiniyorum.
Güzelliğimiz için evde ya da ofıste, günlük yaşamımıza neleri dahil etmeli ya da çıkarmalıyız?
En az sekiz bardak su içmeliyiz, daha çok yürümeliyiz, fazla makyaj yapmamalıyız, özellikle kalın fondötenler, her gün kullanıldığında kaşı döken kaş kalemlerini daha kontrollü kullanmalıyız. Sürekli topuklu ayakkabı hem estetik açıdan hem de ayak sağlığını bozan bir şey… Daha çok spor ayakkabı giymeliyiz. Kesinlikle makyajla uyumamalıyız, nemlendirici kullanmalıyız ama fazla sayıda kozmetik üründen de uzak durmalıyız.
Stiliniz oldukça ilgi topluyor? Giyinirken nelere dikkat ediyorsunuz?
Aslında hiç bir şeye dikkat etmiyorum. Benim için birbiri ile uymayan hiç bir kıyafet yoktur. Her parça bir denge içinde beraber giyilebilir. Gece ve gündüz de yok, bir kural içinde giyinmeyi sevmiyorum. Stil ne giydiğimiz değil nasıl giydiğimizdir. Bu yüzden bir parçayı bir çok kişi kendi tarzıyla farklı yorumlar. Bu yüzden giyinmenin kuralı yoktur, konuşmak gibi herkes aynı kelimeleri yan yana getirip farklı cümleler kurar, başka hikayeler anlatır. Kıyafetler de kelimeler gibidir, herkes farklı yorumlar.
Alışveriş hayatınızda ne kadar yer tutuyor?
Hayatımın tam ortasında duruyor. Özellikle alışverişe çıktığım günler ya da zamanlar yoktur. Seyahatlerde alışveriş yapmayı severim.
Nerelerden alışveriş yaparsınız?
Her yerden. Benim için nereden olduğu değil, ne olduğu önemli. En çok eski şeyleri seviyorum, yurtdışında çok sevdiğim yerlerim var ilk gün koşarak gittiğim. Dönem kıyafetleri, vintage takılar her zaman benim için başrolde.
Asla giymem ve kullanmam dediğiniz şeyler var mı?
Gerçek kürk asla giymem. Öne çıkan dekolteyi de hiç bir zaman sevmedim.
Gardırobunuzun olmazsa olmazı, joker parçaları nelerdir?
Basic t-shirtler, kotlar ve siyah elbiseler.
Moda ve stil konusunda en başarılı gördüğünüz kişiler kimler ?
Dönem dönem değişiyor ama uzun zamandır en beğendiğim Caroline de Maigret…