Asitli içecekler, trans yağlar, bol şeker içeren besinler, taze sebze, meyve yememe ve yetersiz su içimi cildinizin cansızlaşmasına, saç hücrelerinin iyi beslenmemesine ve tırnakların deformasyonuna etki eden etmenler. Deri, saç ve tırnak değişiklikleri vitamin ya da mineral yetersizlikleri nedeniyle olabileceği gibi bazı hastalıkların da belirtileri için de önemli ipuçlarını da vermektedir. Tüm bu olumsuzlukları önlemek için sağlıklı yaşamda seçmeniz gereken besinler ve içecekler kılavuzum sizlere önemli bir yol haritası oluşturacak.
Tüm deri hücreleri 5-6 ayda bir yeni üretilen deri hücreleri ile değişen bir yapıya sahiptir. Yaşamın ilk yıllarında deri altı yağı çok incedir ve bu dış katman keratin içerir. Yaşla birlikte bu yağ tabakası azalır, sebum üretimi düşer, deri elastikiyetini kaybeder ve kuruma, ince çizgiler halinde tabakalaşma ile kırışma başlar. Saçlar mevsim değişiklikleri değil yetersiz beslenmeye bağlı dökülme hızı artar. Fakat güneş, deniz ve havuz kurutur, saçın canlı dokusunu kaybettirir. Tırnaklar ele maruz kalan kimyasal ajanlar ve tuzlu su dışında vitaminlerin beslenme ile doğal olarak eksik alınması nedeniyle kurur ve kırılır. Yaşam boyunca bu sağlıksız ve estetiği bozan cilt sorununa dur demek, cansız cildi pırıltılı hale getirmek, güçlü saç ile tırnaklar için bazı besin öğelerini dikkatle yiyeceklerinizle aldığınızdan emin olmanız gerekmektedir. Hem derinize hem saçınıza hem de tırnağınıza ortak iyi gelecek beslenme önerilerim geliyor.
B Kompleks Vitaminlerini Yeterli Almayı İhmal Etmeyin: B1, B2, niyasin, B6 ve B 12 vitaminleri kırmızı kan hücrelerinin üretimini sağlar ve kan dolaşımının sirkülasyonunu artırır. Yeni üretilen kırmızı kan hücreleri hızlanan kan dolaşımı sayesinde deri altına taşınır ve cildinizi besler. B kompleks vitaminleri saçlara canlılık katar, dökülmesini önler. Bu vitaminleri somon balığı, yumurta, tavuk veya hindi etinden alabilirsiniz.
D Vitamini, Magnezyum ve Çinko Önemli: D 3 vitamini deride sertleşme, renk değişiklikleri ve ciltte oluşan kanserli dokuyu potansiyel engelleyici rol oynar. Ayrıca saçlarda keratinizasyon ile düzenli uzamasını sağlar. D3 vitamini somon balığı, peynir ve mantarda bulunur. Magnezyum ve çinko mineralleri saç uzamasına birebir etkilidir. Çinko ek olarak tırnaklarda yeni hücrelerin üretilmesi, sert olması ve kırılmasını da önler. Süt, peynir, ayran, yer fıstığı ve kabak çekirdeğinde bulunan bu iki mineral uzamayan saçları sağlıklı uzatır.
Antioksidanlar Ve Mineraller Sihirli Güzellik Silahları: Bazı vitamin ile mineraller antioksidan etki yaparlar. Özellikle C, E vitaminleri ve selenyum minerali antioksidan enzimlerin sentezini sağlayarak deride de oluşan serbest radikallere defans sağlar. C vitamini ayrıca tırnak dokusunun pürüzsüz olmasında da görev alır. Limon, taze yaban mersini, biber, karnabahar ve kuru barbunya bu etkiyi sağlayan mükemmel besinlerin başında gelir. Bakır saç hücrelerinin formasyonunu sağlayan temel mineraldir. Bulgur, kaju fıstık ve mantar bakırı çokça içerir. Son olarak kalsiyum da tırnaklarda uzama ve elastikiyetini kaybetmede önleyicidir. Süt, sardalye ve badem kalsiyum açısından önemli yiyeceklerdir.
L-Sistein Amino Asidi
İçten Gelen Güzelliği Tetikler: Sülfür içeren aminoasitlerden sistein deri dokusunun formasyon kazanmasını sağlar. Tırnaklar dokusunun yenilenmesi, pürüzsüz olması ve uzaması için de temel görev yapan amino asitlerden biridir. Cildinize kazandıracağınız gerginlik ve ince çizgiler halinde tabakalaşmayı durdurmanın, tırnakların sağlıklı yapısının korunmasında doğal etkisi olan sistein yumurta, peynir ve sarımsakta bolca olduğunu belirtmeliyim.
Asitli İçecekler Yerine Buzlu Çaylar: Çayın iyiliği saymakla bitmez. Çay dünyada sudan sonra en çok tercih edilen ve tüketilen bir içecek olmasının belki de temelinde yatan felsefe “iyilik” hissini günün her saatinde fark ettirmesi. Çayın buzlu çeşitlerini içmek hem çayın iyiliğinden hem de ferahlığından faydalanmamızı sağlar. Piyasada bulabileceğiniz bazı buzlu çaylar koruyucu katkı maddesi ve renklendirici içermez, aynen evde hazırladığımız içecekler gibidir ve gazsız oldukları için de asitli içeceklerin yarattığı midede şişkinlik, yanma ve reflü gibi sağlık sorunlarına yol açmaz. Gazsız içeceklerin asitli içeceklere göre sağlık açısından da birçok avantajının bulunması yemeklerinizin yanında seçebileceğiniz zevkli sıvı alternatiflerinin olduğunu da belirtmek isterim. Sağlıklı yaşamda günde ortalama 2 lt su ihtiyacımızın olduğundan su içimine ek olarak buzlu çaylar da bedenimizin susuz kalmasında da iyi alternatifler olduğunu açıkça belirtmek isterim.
Buzlu Çaylarda Bulunan Bitkisel Çay ve Taze Meyve Çeşitleri Cilde Yararlı
Buzlu çaylarda farklı çay çeşitleri ve bol vitaminli taze meyveler kullanılmaktadır.
Örnek verecek olursam; mango ve yeşil çay içeren çeşitleri sıklıkla bulabileceğimiz ferahlatan içeceklerden ikisi. Birçok önemli çalışma yeşil çayın buzlu formu ya da sıcak içilmesinin; yeşil çayın içerisinde bulunan kateşin fenolik bileşiğinden dolayı kilo verimine yardımcı etkisinin benzer olduğu bildirilmekte ve kilo vermek isteyen bireylere yeşil çayın tüketilmesi önemle vurgulanmaktadır. Ayrıca yeşil çayın içerisinde bulunan kafeinin, teoflavinin ve epigallat kateşin gallatlın termojenezisinin (vücut ısısının artmasına bağlı olarak oluşan metabolik etki) de etkilerinin olduğu bulunmuş ve buna ek olarak, yağlanmayı engelleyerek besinin içerisindeki yağ emilimini azalttığı ve dolayısıyla da kilo kaybına neden olduğu kanıtlanmıştır. Farklı bilimsel çalışmalar, yeşil çayın içerisinde bulunan epigallo kateşin gallat fenolik bileşiğin vücutta bulunan insülin hormonunun metabolizmada kullanılabilirliğini artırarak, kan şekerinin düzenlenmesine yardımcı olmakla birlikte pankreastan insülin salgılayan beta hücrelerinin hasarlarının da düzelmesine yardımcı olduğunu göstermektedir. Mango – karoten adlı güçlü antioksidan ve C ve E vitaminleriden zengin tropik bir meyvedir. Yapılan araştırmalar mangonun bağışıklık sistemini güçlendirdiği, yaşlanma sürecini yavaşlatabildiği ve içeriğindeki detoksifikasyona yardımcı bileşikleri doğal yapısında bulundurması sayesinde böbreklerin ve kanın temizlenmesini sağlayarak vücudun yenilenmesinde etkili olduğu belirtilmektedir.
Buzlu Çaylar Gazsızdır ve Relüye Neden Olmaz
Yapılan araştırmalar asitli yani gazlı içeceklerin mide ve yemek borusu şikayetlerini arttırarak reflüyü tetiklediğini bildirmektedir. İçecekler ile alınan karbondioksit asit denilen gaz; midede asit salgısını uyararak mide kapakçığındaki basıncın düşmesine neden olur ve yavaşça sindirilmeye başlayan midedeki besinin yemek borusuna geçişini kolaylaştırır. Gazsız içecekler ise reflüyü tetiklemez. Bu nedenle gazlı içecekler yerine midede sorun yaratmayan, mide iç basıncını değiştirmeyen gazsız buzlu çayları tercih etmek daha doğrudur.
Asit İçermeyen Buzlu Çaylar Diş Etlerine Zarar Vermez
Bilimsel veriler kolalı ve asitli içeceklerin yaygın tüketildiği ülkelerde yaşayan bireylerde diş eti hastalıklarının sık görüldüğünü bildirmektedir. Asitli içecekler ağız içinde pH’nın düşmesini sağlayarak diş eti çevresinde bakterilerin üremesi için uygun ortamı yaratır, gingivitis dediğimiz diş eti iltihabını tetikler. Bu açıdan gazsız olan buzlu çaylar ağız içi pH dengesini etkilemez, diş eti sağlığına olumsuz etki yaratmadığı için yemeklerin yanında tercih edilebilecek alternatifler olduğunu söyleyebiliriz.
Asitli İçecekler Öğünde Daha Fazla Yemeği Uyarıyor
Birçok gözlem araştırması şekerli gazoz ve kolalı asitli içecekleri yemekle birlikte tüketmeye başladıklarında, gazsız içecek tüketenlere göre daha fazla miktarda yemeye yönlendirdiğini belirtmektedir. Amerikan Beslenme Rehberinde gazlı içecek tüketimini sağlıklı yaşamda özellikle çocuklarda aşırı yemeye yönlendirip obeziteye geçişi kolaylaştırdığı için uzak durulması gereken sağlıksız içecekler arasında yer vermiştir. Bu nedenle yemeğin yanında su, doğal maden suyu, ayran ve gazsız buzlu çay gibi içecekleri tüketmeyi öneren rehber; yemeğin hem tadını alıp hem de aşırı yemeye meyili de önleyebildiğini bildirmektedir.