Dr. Ender Saraç, Türkiye’nin ilk doğal tıp ve estetik merkezi olan Hay Sağlık Merkezi’ni 1994’te kurdu ve genişleterek bugüne kadar geldi. Ayrıca Türkiye’nin ilk doğal arınma merkezi olan Doğa Arınma Merkezi’nin de kurucularından olan Dr. Ender Saraç’ı kendi ağzından dinleyelim…
Ender Bey, okuyucularımızın sizi daha yakından tanıması için sormak isteriz, kendinizden ve çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
1959 İzmir doğumluyum. İzmir Bornova Anadolu Lisesi, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirdikten sonra İzmir Atatürk Araş-tırma Hastanesi’nde ihtisasımı yaptım. Daha sonra İstanbul’a yerleştim. İlk olarak, Nükhet Duru’nun Uniform Sağlık Estetik Merkezi’nde çalıştım. 1994 yılında Hay Sağlık ve Estetik Merkezi’ni kurdum. Bu arada aile hekimliği ihtisası dışında; yurt dışında ayurveda tıbbı eğitimi, akupunktur mezoterapi, iş yeri hekimliği, kupa ve hacamat, ozon, estetik medikal gibi pek çok tıbbi eğitimin yanı sıra astroloji, NLP, reiki, tasavvuf ve daha pek çok kişisel gelişim ve spiritüel eğitimler de aldım. Halen daha eğitim almaya ve vermeye devam ediyorum.
Danışanlarınıza ne gibi hizmetler veriyorsunuz?
Yaklaşık çeyrek asırlık bir klinik olan Hay Sağlık Merkezi’nde; zayıflama, anti-aging, doğal ve tamamlayıcı tıp uygulamaları, tıbbi estetik, bölgesel incelme, kırışıklık, sıkılaşma, cilt bakımı, diyet, podoloji, ozon, kupa hacamat, PRP, mezoterapi gibi hizmetler veriyoruz. Ayrıca şirketlere, belediyelere, çeşitli kurumlara da sağlıklı yaşam eğitim ve konferansları veriyoruz.
TEK BİR BESLENME TİPİNE BAĞLI KALINMAMALI
Dengeli ve yeterli beslenme sizce nasıl olmalı?
Dengeli ve yeterli beslenme, doğanın bize o mevsimde verdiği mevsimsel ürünlerle olmalı. Taze pişmiş olmalı ve koruyucu katkı maddesi bulunmamalı. Mutlaka yeterince protein alınmalı. Bu proteinin günlük bir porsiyonu et, tavuk, balık, hindi, yumurta, süt ürünleri gibi hayvansal protein olmalı… Ayrıca buna; haftada 3 veya 4 kere mercimek, fasulye, nohut, barbunya, börülce gibi bakliyatlarla bitkisel proteinler de eklenmeli. Mutlaka her gün bol yeşillik, posalı ve lifli gıdalar, bir porsiyon taze mevsim meyvesi ve en az bir porsiyon da zeytinyağlı sebze yemeği tüketilmeli. Bol su, bitki çayı ve maden suyu içilmeli. Tek bir beslenme tipine bağlı kalınmamalı. Mutlaka karbonhidrat, protein ve yağ dengeli şekilde tüketilmeli. Ben genelde soğuk sıkma sızma zeytin yağını ve ghee (sade yağ) tercih ediyorum.
Söz etmişken, okuyucularımız için ‘ghee’ yapmayı anlatır mısınız?
Tuzsuz tereyağı çok kısık ateşte eritilir. Yağın köpüren kısmı tahta kaşıkla sürekli üzerinden alınır. Köpük oluşumu bitene kadar devam edilir. Yağın yakılmaması gerekir.
‘Düzenli beslenme’ dediğimiz şey kişiden kişiye farklılaşan bir şey mi?
Düzenli beslenme kesinlikle kişisel olmalı. Beslenme tablosu; kişinin yaşı, cinsiyeti, kas, yağ, mineral oranı, mevsim, kişisel özellikler ve kan tahliline göre o kişi için özel çıkarılmış olmalı. Kişinin sosyal durumu, maddi imkanı, damak zevki, sosya-kültürel alışkanlıkları da burada önemli birer faktördür. Biz hastalarımıza, tüm bu faktörleri göz önünde tutarak kliniğimizdeki diyetisyen arkadaşımızla beraber özel sağlıklı yaşam ve beslenme programları hazırlıyoruz.
OBEZİTE VE HASTALIKLAR ALDI BAŞINI GİDİYOR
Türkler’in beslenme konusunda yaptığı yanlışlar neler? Türkiye’de beslenme alışkanlıklarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkler olarak bizim en büyük yanlışımız istikrarlı olmayışımız ve kısıtlamaya girmeyişimiz. Fazla tatlı, tuzlu, hamur işine düşkün oluşumuz, içecekleri şekerli içeceklerden seçmemiz; kızartma düşkünlüğümüz de ayrı bir yanlış. Ülkemizde beslenme alışkanlıkları maalesef lezzet ağırlıklı olduğu için kişiler bundan taviz vermek istemiyorlar ve aynı zamanda fit ve sağlıklı da olmak istiyorlar. Buna kendi sağlığımızla ilgili sorumluluk almaktan kaçınmamız da eklenince maalesef obezite ve hastalıklar aldı başını gidiyor.
Kilo almak isteyen kişiler ile kilo vermek isteyenler arasında ne tür farklılıklar gözlemliyorsunuz?
Kilo almak isteyen kişiler azınlıkta. Obezitenin artmasından dolayı maalesef zayıflama daha büyük bir sorun oldu. Her ikisinde de derinlerde ruhsal sorunlar, hatta gizli depresyonun da yaygın olduğunu gözlemliyorum.
‘AYURVEDA’ BİLGELİKLER BÜTÜNÜDÜR
‘Ayurveda’ sıkça duyduğumuz ancak çok da bilgi sahibi olmadığımız bir konu, bize detaylarını anlatır mısınız?
Ayurveda, kökeni Hindistan’ın Vedik kültürüne dayanan 5 bin yıllık bir doğal şifa sistemi olup, insanoğluna beşeri potansiyelinin üst sınırını gerçekleştirirken, her yönden dengede ve zinde kalmasına yardımcı olan bir bilgelikler bütünüdür. Ayurveda kadim bir lisan olan Sanskritçe bir kelime olup, kelime anlamı olarak ‘Yaşam Bilimi’ manasına geliyor. Ayurveda’nın amacı; kişinin doğuştan sahip olduğu Bünye Tipi’ni (Beden ve zihin birleşimi neticesinde oluşan fıtrat = Dosha) belirleyerek, bu doğrultuda hayat boyu dengede kalmasını sağlayacak olan; İdeal Gıda Seçimleri olan; baharat kullanımları, beslenme tarzı, yemek pişirme şekilleri, kadim nefes teknikleri, meditasyon teknikleri, aromaterapi, masaj teknikleri, fiziksel aktivite, müzik alternatifleri, gündelik rutinler, mevsimsel rutinler vb. bilgiler doğrultusunda kişilerin genel sağlık, zindelik ve esenlik haline olumlu ivme kazandırarak; yaşamda daha mutlu, daha huzurlu, daha sağlıklı, daha yaratıcı olmamızı sağlayan hakiki harmoniyi yaratmaktır. Özetle; Ayurveda’nın başlıca hedefi, öncelikle kişinin ideal bünye tipini tespit etmek (Dosha’sını) ve herhangi bir dengesizlik durumunda, dengesizliğin haberini veren belirtilerin kaynağını bularak, dengenin tekrar kurulması üzere geniş kapsamlı önerilerde bulunmaktır. Akupuntur özellikle Uzakdoğu’da yüzyıllardır uygulanan bir teknik…
Bu teknik, hangi sorunların tedavisinde kullanılabiliyor?
Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği akupunturla tedavi edilen bazı hastalıklar şunlar: Solunum Yolu Hastalıkları: Astım, bronşit, sinüzit, larenjit, farenjit, soğuk algınlığı. Sindirim Sistemi Hastalıkları: Aft, diş ağrısı, diş eti yangısı, yemek borusu ve gastrit, ülser, kabızlık, ishal, kolit. Ürogenital Sistem Hastalıkları: Gece altını ıslatma, sistit, adet düzensizliği, ağrılı adet, kısırlık. Endokrin Hastalıklar: Guatr, şeker hastalığı. Cilt Hastalıkları: Akne, sedef, egzama. Nörolojik Hastalıklar: Migren ve diğer baş ağrıları, yüz felci, kas hastalıkları. Psikiyatrik Hastalıklar: Stres, depresyon, uyku bozuklukları, kekemelik, tikler. Kalp-Damar Hastalıkları: Ritm bozukluğu, hipertansiyon, hipotansiyon. Romatizmal Hastalıklar: Behçet, kireçlenme, boyun bel diz ağrıları. Diğer: Kronik yorgunluk, el ve ayak yanmaları, aşırı terleme, selülit, şişmanlık, alkol ve tütün bağımlılığı. Yazdıklarıma ek olarak, ‘Ayurveda’ ile ilgili, Doğan Yayıncılık Dr. Ender Saraç Ayurveda kitabından da detaylı bilgi alabilirsiniz