Yüz dolgusu uygulamalarında yeni teknikler

Young woman with perforation lines on her face before plastic surgery operation. Beautician touch and draw correction lines on woman face. IsolatedÇekici ve genç bir yüzü kısaca “Kalp şeklinde yüz” olarak tarif edebiliriz. Yani üst ve orta bölümde biraz geniş, aşağı doğru inerken orantılı bir şekilde daralan yüzdür. Bu değerler erkek ve kadına göre değişmekle beraber farklar çok büyük değildir.
Yaşlanma, yüz iskeletinde küçülmeye neden olmaktadır. Bunun sonucunda alın daralır ve düzleşir, göz çukurları genişler, elmacık kemikleri belirsiz hale gelir, çene ise daralır. Kemik iskeletin üzerinde bulunan kaslarda atroi ve yağlarda hacim kaybına bağli olarak deri bollaşarak aşağı doğru sarkar. Buna bağlı olarak da gözyaşı oluğu (göz iç kısmından burun kenarına uzanan oluk), nazolabial oluk (burun kenarından ağız köşesine uzanan oluk), marionette bölgesi (dudak köşelerinin alt tarafı) ve çene kenarlarında derin oluklar, kırışıklıklar, gevşeme ve sarkma olur.
İşte tüm bu problemleri ortadan kaldırmak için eskiden beri yapılagelen uygulamalar, doğrudan bu çukur ve sarkmaların olduğu bölgelere dolgu enjeksiyonu yapmak şeklindeydi. Bu uygulama çok fazla dolgu maddesi gerektirdiğinden ortaya şiş, doğallıktan ve çekicilikten uzak, birbirine benzeyen hoş olmayan yüzler çıkarmakta idi. Aslında bu çökme ve sarkmaların sebebi, oluştukları yerde değil, yüzün üst bölümlerindeki doku kaybı ve küçülme olduğu için şakak, gözaltı, göz çevresi, elmacık kemikleri gibi bölgelerdir. Dolgu enjeksiyonuna uygun yapıda dolgularla ve küçük miktarlarda, yüzün üst bölgelerinden başlayarak öncelikle lifting etki yaratıp yüzü yukarı kaldırıyoruz, buna bağlı olarak da sebep ortadan kalktığı için gözyaşi oluğu, nazolabial oluk, marionette bölgesi kırışıklıkları ve çene bölgesindeki jowling deformitelerindeki problemler ya tamamen kayboluyor ve ek dolgu gerektirmiyor, ya da çok az miktarda dolgu enjeksiyonu ile desteklenerek sorun tamamen giderilmiş oluyor.
Bu şekilde lifting etkili dolgu uygulamalarıyla yukarı kalkmış, kalp şekline yaklamış, doğal ve çekici yüz görünümleri elde ediyoruz. Sonuçta abartılı olarak şişirilmiş yüz görüntüsünden de korunmuş oluyoruz.

Dolgu uygulamaları için ideal yaş 30-50 yaş arası olarak belirtilse de benim 60-65 yaş aralığında da çok iyi sonuçlar aldığım hastalar epeyce fazla. Bu nedenle üst limiti sınırlamayı çok doğru bulmuyorum, önemli olan cildin tedaviye cevap verecek elastikiyeti kaybetmemiş olmasıdır. 30 yaş altındaki kişilerde ise özellikle bayan hastalarım kırışıklıklardan çok, genellikle kendilerini yeteri kadar çekici hissetmedikleri için, ya da yüzünde beğenmediği bölgeleri değiştirmek için dolgu tedavisi yaptırabiliyor.
Dolgu tedavisini doğru ve yeterli şekilde yapabilmek için gerekli eğitimi almış olmanın ve bu konuda yeterli tecrübeye sahip olmanın vazgeçilmez bir unsur olduğu düşüncesindeyim. Yüz anatomisinin iyi bilinmesi, yeni geliştirilen ürünlerin doku ile etkileşimleri ve uyumlarının iyi bilinmesinin şart olduğunu düşünüyorum.
Dolgu maddelerinin etki süresi 10-12 ay arasında değişmektedir. Bu sürenin uzatılması yapılan işleme ve cildimize iyi bakmaktan, hor kullanmamaktan geçiyor. Yüzümüzü güneşten kesin olarak korumak, günde en az iki litre su tüketmek, 8 saatlik bir uyku cilt sağlığı açısından çok önemlidir. Günlük egzersizlerle toksinlerin vücuttan atılmasının da hayati önem taşıdığını unutmayalım.


Bir Cevap Yazın