Yelda Güral “Mutluluğun anahtarı birilerinin hayatına dokunmak”

_MG_7089 -Yelda Hanım sizi daha yakından tanıyalım. Diva okuyucuları için kendinizi anlatır mısınız?
Jeofizik mühendisiyim. 16 yıllık evli ve 3 çocuk annesiyim. Çocuklar doğduktan sonra aktif çalışma hayatıma ara verdim. Kızım biraz daha büyüdüğünde tam zamanlı olmasa da tekrar iş hayatına geri dönmek istiyorum.

-Üretken bir kadınsınız… Yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz? Aile şirketinde görev alıyor musunuz?
Aktif iş yaşamı olarak adı konmasa da gününün 14 saati dolu bir insanım. Keşfettim ki çalışmayınca üzerinize dışarıdan daha fazla yük ve sorumluluk geliyor. “Nasıl olsa Yelda var, annem var” cümleleriyle bu ara çok sık karşılaşıyorum. Sosyal yardımlaşma organizasyonları hayatımın önemli bir kısmını kaplıyor.

-Başarım Sensin Derneği kurucularındansınız. Bu kapsamda çalışmalarınız neler? Sosyal sorumluluk konularına yaklaşımınız nelerdir?
Az önce de bahsettiğim gibi sosyal sorumluluk projelerini çok önemsiyorum. Eğitimde fırsat eşitliği çok hassas olduğum bir konu. Mutluluğun anahtarının birilerine yardım etmek, birilerinin hayatına dokunmak olduğuna inanıyorum. Karşılık beklemediğiniz her şey mutluluk verici ve huzur dolu. Her projeye en azından bilet alarak olsa bile destek olmaya çalışıyorum.

-Anneliği nasıl tarif edersiniz? Anne olmak hayata bakışınızı nasıl etkiledi?
Hani klişe bir laf vardır, anne olunca anlarsın diye… Doğruluğunu yaşayıp gördüğünüz, yüzde 100 isabetli bir tespit. Çok küçükken yaşaması size bağlı, büyürken eğitimle hamur gibi şekillendirdiğiniz, dünyanın en güzel, karşılıksız sevgisi… Sanki sizin bir parçanız sizden ayrı yanıbaşınızda bir yaşam sürüyor. Ve siz ondaki tüm gelişmeleri görüp hepsinden mutluluk duyuyorsunuz. Kısaca en büyük mutluluk…

-Birlikte en çok neler yapmayı seversiniz, neler yaparken mutlu olursunuz? Birbirinize benzeyen yönleriniz var mı? Her annenin çocuklarıyla ilgili hayalleri vardır. Sizin çocuklarınız için dilekleriniz, umutlarınız, hayalleriniz nelerdir?_MG_7051
Yaş grubuna göre ortak zamanlarımız artık çeşitlilik gösteriyor. Yapmaktan keyif aldığımız şeyler; bu aralar 15 yaşında ki oğlumla alışverişe çıkmak, ortanca oğlumla bilgisayar oynamak, küçük kızımla oyuncakla oynamak. Ama birlikte anne-baba 3 çocuk çıktığımız başbaşa tatillerin keyfini hiçbir şeye değişmem. Çocuklarla ilgili hayallerim; herhangi bir meslek dalı seçmeleri değil de, onları mutlu edecek sevdikleri işi yapmaları ve iyi bir eş seçip mutlu bir yuva kurmaları…

-Eşiniz Erkan Bey nasıl bir baba? Çocuk sahibi olmak ilişkinizi nasıl etkiledi?
Beni eş olarak hep mutlu eden eşim baba olunca da hiç hayal kırıklığı yaşatmadı. Buraya kocaman bir nazar boncuğu koyuyorum. Çünkü böyle şeyleri anlatınca bazen kötü enerjiyi çekebiliyorsunuz. Disiplin söz konusu olduğunda “Oh, iyi ki Erkan var” dediğim, çocuklarla ilgili her hangi bir sorun olursa rahatça paslaşabildiğim müşfik bir baba Erkan. Eğitim, sosyalleşme konularında top hep bendedir ve beni destekler. Ki, bu da benim hayatımı çok kolaylaştırır.

-Sizce eşler iş konusunda ve hayatın her alanında birbirine destek olmaya mı, yoksa kendi sorumluluklarını üstlenmeye mi daha çok önem vermelidirler?
Bunu ayrı ayrı değerlendirmek gerek diye düşünüyorum. Nasıl ki iş hayatlarında eşler her dakika birbirlerine destek olamasalar da bir konu hakkında akıl alınacağı zaman da orada olduğunu bilmek güzel olur tabii. Yani, demek istediğim insanın kendi kendine halletmesi gereken işler ve sorumluluklar olabilir. Çocuk vb. konularda tabii ki sorumluluk paylaşılmalı bence.

-Sanata bakışınız nasıl? Sergi, müze, konser, sinema gibi etkinliklerin hangilerinden daha çok hoşlanırsınız?
Sanatı hayatımı besleyen hoşlaştıran bir görsel şölen olarak nitelendiriyorum. Güzel bir resme, heykele saatlerce sıkılmadan bakabilirim. Sergi, konser, sinema sosyalleşme alanlarım. Yorumuna inandığım arkadaşlarımla bu faaliyetleri beraber yapmaya bayılırım. Yurtdışı gezilerinde ikinci günü şehrin müzelerine, bilet alabilmişsem konser, sergi gibi etkinliklerine ayırırım.

_MG_7012-Üç çocuk annesi olarak güzelliğinizi ve fiziğinizi nasıl koruyorsunuz?
Sanırım biraz genetik miras. Bu konuda şanslıyım. Akşam geç saat yemek yememek, düzenli cilt temizliği, yürüyüş, bol bol sebze ağırlıklı beslenme bu konudaki ipuçlarım olabilir.

-Modaya bakışınız nasıl? Sıklıkla tercih ettiğiniz ve gardrobunuzun vazgeçilmezleri neler?
Modaya her kadın gibi bayılırım. Tarzımı spor şık olarak adlandırabilirim. Farklı kombinleyeceğim şık bir siyah kokteyl elbisesi, uzun ya da midi etekler gardrobumun vazgecilmezi. Rengi de çok severim. Renkli kıyafetler enerjimi yükseltir…

-Spor ve aktiviteden hoşlanır mısınız? Sporun hangi dalı size daha yakın?
Bu soruyu sadece yürüyüş olarak cevaplayabilirim. Nedense salon sporuna bir türlü alışamadım. Ne zaman hocayla başlasam kaçmak için binbir bahane uyduruyorum. Vücudun alıştığı 21 günlük döngü bile işe yaramadı. Bu konuda yapacak bir şey yok, nedense sevemedim. Sevmediğim bir şeyi de yapamıyorum tabii ki. Ama açıkhava yürüyüşlerine bayılırım.


Bir Cevap Yazın