Ülkemi seviyorum ve sokağa çıkmaya korkmuyorum

Sizi bilmem ama ortalıkta sürekli paylaşılan, “Oraya gitme ne olur ne olmaz, kalabalık ortamlardan uzak dur, AVM’ler tehlikeli, metro şöyle, meydan böyle. Burada canlı bomba bulunmuş…” gibi haberlere inanıp eve tıkılıp sonra da klavye başında memleketi kurtarmaya çalışanlara bir tavsiyem var. Şu aralar İngiliz gazeteci Simone Calder’in gösterdiği cesaretli çıkıştan ders alsınlar. Simone Calder, “Şu anda yapılacak en güzel şey Türkiye’ye tatile gitmektir” demiş… Haklı.
Eğer herkes, hepimiz normal hayatına devam ederse ve sindirilmezse o zaman bu saldırılar amacına ulaşamaz. İçimiz kan ağlasa da ülkemizin geleceği için birlik ve beraberlik içinde her türlü nefret söyleminden uzaklaşıp BİZ olmayı denemeliyiz. Duayen gazeteci Sevgili Şenay Düdek’in yeni yılın ilk günü yaptığını yapmalıyız… Kendisi en kalabalık yerlere gidip, “İnadına sokaktayım ve korkmuyorum” paylaşımlarını sosyal medya üzerinden takipçileri ile paylaştı. Evet hepimiz 2017’de yerimizden kalkıp, ülkemiz için aynısını yapmalı ve “Ülkemi seviyorum sokağa çıkmaya korkmuyorum” demeliyiz.

Çankaya Köşkü’nde büyülendim

IMG-20170103-WA0011 (1)Yeni yıla 2 gün kala Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım’ın davetlisi olarak Çankaya Köşkü’ndeydim. TÜGİK (Türkiye Genç İşadamları Konfederasyonu) Başkanı Erkan Güral‘ın organizasyonu ile üyesi bulunduğum EGİAD’ın Başkanı Aydın Buğra İlter ve 14 üye arkadaşımla birlikte uçakların zor kalktığı karlı bir Ankara gününde maceralı bir seyahat gerçekleştirdik.
TÜGİK’in programına göre sabah 08.00 uçağı ile Ankara’ya gidip normal program bitişi olan 19.00’a göre de 21.25’e dönüş biletimizi aldık. Ancak hesapta olmayan bir program değişikliği yüzünden saat 15.00’te başlaması gereken program 19.15’te başlayınca ve 21.25’ten sonra tek bir THY İzmir uçağı olup onda da yer kalmayınca, köşkten programın ortasında ayrılmak zorunda kaldık. Finalde aile fotoğrafı ve Başbakanımızla tek tek fotoğraf çekimi yapamadık ama ilk kez Çankaya Köşkü’ne giden birisi olarak ben her şeye rağmen inanılmaz mutlu oldum.
Harika dekore edilmiş, her köşesinde birbirinden güzel Atatürk tablolarının yer aldığı bu muhteşem köşk inanılmaz büyük bir korunun içinde yer alıyor. Karla kaplı çam korularının arasındaki Çankaya Köşkü’nde her detay ince ince işlenmiş, düşünülmüş… Yaklaşık 5 saat boyunca hayatım boyunca unutamayacağım güzellikte anılar biriktirdiğim bu ziyaretin hayatımdaki yeri çok özel. DipNot: O köşkte doğrusu ben de yaşamak isterdim.


Çankaya Köşkü’nden birkaç detay…

1. Güvenlik nedeniyle çantanızı ve paltolarınızı araçta bırakın demelerine rağmen sakın bırakmayın. Çünkü o uzun yolda boşu boşuna donarsınız. Harika bir vestiyer var içeride bilginiz olsun.
2. “Cep telefonu almak yasak” dediler, ama biz kurallara uyan 14 İzmirli dışında herkes telefonunu yanına almıştı. İçeride fotoğraf çekilmek için tanımadığımız bir sürü kişiden telefon istedik.
3. İkram edilen şerbetlere bayıldım. Özellikle üzüm şırası çocukluğumda fuardaki Tariş standında içtiğim kadar güzeldi.
4. Başbakanımızın koruma polisleri ve ekibi inanılmaz kaliteli, eğitimli ve yardımsever. Telefonsuz tek ekip olunca uçakların durumunu takip etmemiz için bize telefonlarını verdiler. Daha sonra başka uçak olmadığını öğrendiğimizde alana yetişmemiz için resmen Çankaya Köşkü’nden o karda kıyamette sağ salim çıkmamız için seferberlik ilan ettiler. Hepimiz çok ama çok etkilendik.
5. Köşkün her yerindeki başta Atatürk portreleri olmak üzere değerli tablo ve antika aksesuarlara bayıldık. Ama en çok perdelere, avizelere ve Atatürk’ün vals yaptığı o meşhur salona…


Bir Cevap Yazın