Uzun süredir çalışmaktan tatil yapamayan bünyemin pili tam bitmişken Kerem ile birkaç günlük bir kaçamak yapmak istedim. Burnumuzun dibi Çeşme olunca maalesef başka bir yeri çok da aramıyoruz ama bu kez hep ertelediğim Bodrum beni fena halde çağırdı. Tatil için Bodrum seçilince tabii ki Jumeirah’dan başka bir yer de düşünülemezdi. Biz de öyle yaptık. İyi ki de yapmışız ve Jumeirah’a gitmişiz. Kısacık bir tatil süresince inanılmaz dinlendim.

Konforu, lüksü, ihtişamı bir arada yaşamak isteyenler için ‘işte bu!” denilecek bir yer Jumeirah Bodrum Palace… Gerçekten insan kendini bir peri masalının içinde, sarayın tek sahibi bir prenses gibi hissediyor. Tek kelime ile büyülendim.
Jumeirah’a gidince sizi kapıda kocaman bir gülümseme ile karşılıyorlar. Ve yine aynı şekilde uğurluyorlar. Ama uğurlarken bir de fazlası var; tam geleneklere uygun bir şekilde arkanızdan su döküyorlar. Çok hoşuma gitti bu geleneği, böyle bir yerde yaşamak.
Kerem’le birlikte geçirdiğimiz bu tatilde en büyük lükslerimizden biri de şu oldu; kendimize ait evimiz, ayağımızı uzattığımızda içinde dünyayı unuttuğumuz bir havuzumuz ve jakuzimiz vardı. Yani her şey tamamen bize ait… Odanın ihtişamını anlatmaya kelimeler yetmez. Jumeirah’ta her yer altın, insanın gözü kamaşıyor. En ince ayrıntı düşünülmüş, lüks ve konfor her şeyle bütünleşmiş.
Buranın bir özelliği de şu; insan yalnız kalmak istediğinde tamamen herkesten uzak bir tatil geçirirken, eğer kalabalık bir tatil tercih ederseniz bunu seçebiliyorsunuz. Yani insanlara karışmak ya da insanlardan uzak kalmak tamamen sizin elinizde… Harika değil mi?

“Stay Different” anlayışını kendisine ilke edinen ve bu doğrultuda hizmet veren Jumeirah Bodrum Palace’ta harika bir lezzetle tanıştım. Bahçesinde 200’den fazla ağaçta yetişen kumkuat meyvesini çok özel tariflerle misafirlerine sundular. Kumkuat Çin’de ‘Altın Portakal’ anlamına geliyormuş. Executive Şef Deniz Katrancı tarafından özenle toplanan kumkuatlardan yaratılan lezzetler inanılmazdı. Denemediyseniz tavsiye ediyorum. Tüm bu görkemin arkasında gerçekten hayran kaldığım biri var.

Jumeirah Bodrum Palace’ın Genel Müdürü Zeynep İncekara… Nasıl güzel, nasıl başarılı bir insan anlatamam… Zeynep Hanım’la önümüzdeki hafta dergimizde çıkacak çok keyifli bir söyleşi de yaptık. Hayranlığım onu dinledikçe arttı. Haftaya Diva’daki röportajı okuduğunuzda bana hak vereceksiniz.

DipNot: Bu güzel fotoğrafIarın bir çoğunu Kerem çekti.                                                                                                                  Çok da keyif aldığını söyleyemem ama milkshake ve
dondurma karşılığında baya da iyi iş çıkarttı diye düşünüyorum. Jumeirah Bodrum Palace’da geçirdiğimiz unutulmaz günleri bize yaşattıkları ve muhteşem ev sahipliğini için Zeynep İncekara’ya teşekkürler…