Kariyeri boyunca yayınladığı albümlerinin yanı sıra yurt içi ve yurt dışında katıldığı festivallerle adından söz ettiren, dönemin en özgün şarkı yazarı ve vokallerinden Şenay Lambaoğlu dinleyenleri masalsı bir yolculuğa çıkarmaya devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde, Azerbaycan Halk Türküsü olarak çokça sevilen “Aman Avcı”yı bir single olarak dinleyicileriyle buluşturan Lambaoğlu ile yeni çalışmasıyla ilgili keyifli bir röportaj yaptık. İyi okumalar…Aman Avcı projesiyle birlikte bambaşka bir Şenay Lambaoğlu karşımıza çıkıyor. Bize bu yolculuktan bahsedebilir misiniz? Nasıl başladı Aman Avcı’nın hikayesi? Türkü söylemek daha önce aklınızda mıydı?

“Aman Avcı” benim için de son derece keyifli ve herkesin kalbini çalabilecek güzellikte bir şarkıya dönüştü. Türkü söylemeyi hep sevmişimdir ve konserlerimde mutlaka yer vermişimdir. Tolga Görsev, bir Azerbaycan halk türküsü olan “Aman Avcı”nın bu şekliyle düzenlenmiş halini bana ilk dinlettiğinde çok sevmiştim ve dilime hemen dolanmıştı. Son albümüm geçtiğimiz sene yayınlanmış olmasına rağmen arayı hiç açmayıp dinleyicilerime kendi sesimden ve yorumumla “Aman Avcı”yı duyurmak istedim.

Aman Avcı şarkınızı bir de kliplendirdiğinizi görüyoruz. Bize klibinizin hikayesini anlatır mısınız?

‘Aman Avcı’ klipi Ahsen Eser’in yönetmenliğinde Bursa’nın Kestel bölgesinde Cumalıkızık ve Kozluören köyleri içerisinde çekildi. Klip bir ayrılık hikayesini; giriş, gelişme, sonuç olarak düz kurguda anlatıyor. ‘Aman Avcı’ anonim bir Azeri türküsü olduğundan modernize edilmiş halinde klip içerisine yerleştirilmiş bir kaç metafor kullanıldı. Türk destanları içerisinde ve Türk kültüründe sıkça kullanılan elma ve ağaç imgeleri yine klipte işlendi. Elma, birçok kültürde birçok anlam taşısa da Türk kültüründe doğuşu ve söz vermeyi simgeliyor. Bunun en açık örneği de Tahir ile Zühre destanında karşımıza çıkıyor. Aynı zamanda ağaç birçok Türk destanında ve eski inanışlarda yaşamı simgeliyor. Bunları direkt olarak destansı vermektense daha modern bir dönemde elma ile o söz verişi, erkeğin elmayı fırlatarak vazgeçişini ve son sahnelerde ağaç altı sahneleriyle yaşamın doğal sürecini klipte vurgulamak istedik.

Aman Avcı sonuçta bir Azeri Türküsü, böylelikle iki kardeş ülke arasında bir bağ kurmaya çalıştığınızı söyleyebilir miyiz? Aldığınız tepkiler nasıl oldu? Bilgi verebilir misiniz?

Türkçe olan her şeyi kendi kültürüme ait hissediyorum. Yıllardır dinlediğim türküleri hangi millet hangi etnik kimliğe ait olduğunu düşünmeden sevdim. Azerbaycan kültürüne ait “Aman Avcı” için de bu böyle. İki kardeş ülke arasında bu türkü vesilesiyle bağımızı hatırlatabildiysem ne mutlu bana. Klibimize Azerbaycan’dan çok güzel yorumlar geliyor. Emeklerimizin karşılığını aldığımızı düşünüyorum. Çok teşekkür ederim bir kez daha.Bundan önce 4 tane albüm yaptınız. Albümlerinizdeki tarzı ve müziğinizden bahsetmeniz mümkün mü? Yine zaman zaman tarzınızın dışına çıkıp farklı projelerde görecek miyiz sizi?

Albümlerimde daha çok kendi söz ve müziklerime yer vermeye çalışıyorum. Bu başta şarkı yazarlığımı öne çıkarmak adına kendime borcum. En son yayınladığım “Rüyalarıma Gir” bu bakımdan çok özel bir çalışma oldu. Caz ve farklı türlerdeki müziklerin arasında gezindiğim müzikal bir yolculuk benimkisi. Geriye baktığımda hayatımda attığım çok özel imzaları oluşturacak bu çalışmalar. Fakat yorumcu olarak da yıllardır şarkı söylüyorum ve beslendiğim ilham aldığım kaynakları paylaşmayı seviyorum. “Başka türlü bir şey” albümüm tam da bu nedenle hayata geçmişti. Sevdiğim şair ve şarkı yazarlarının yer aldığı çok özel bir seçki hazırlamıştık müzikseverlere. Aklımda yine buna benzer bir proje var. Umarım gerçekleştirebilirim

Söz yazarken size ilham veren şeylerden söz edecek olursak, şarkılarınız bizlere neler anlatıyor? Şarkılarınızı oluştururken sizi etkileyen süreçlerden bahsedebilir misiniz?

Söz yazarı olarak başta kadını, kadın dünyasından baktığımda algıladığım hayatı ve bizi var en güçlü duyguyu yani “aşkı” anlatmayı seviyorum. Hayatın içindeki eğlence, acı, hayal kırıklığı, umut ve insana dair her şey var şarkılarımda.

Ünlü şairlerin eserlerini fevkalade bir sunumla seslendirdiğinizi görüyoruz, bu tarz çalışmalarınız olacak mı yine?

Yakın bir gelecekte bu projenin devamını getirmek istiyorum. Dinleyicilerimden bu konuda çok fazla istek alıyorum.
Ülkemizdeki caz kültürüne yönelik düşünceleriniz nelerdir? Sizce caz hak ettiği değeri görüyor mu?

Caz müziği dünyada olduğu gibi ülkemizde de çok daha özel bir dinleyici kitlesine hitap ettiğini biliyoruz. Caz müziği benim için özgürlük ve evrensellik demek. Rengi, milleti, dili ve sınırları yok. O yüzden çok değerli. Bu müziği bilirseniz her tarzda müzik yapabilirsiniz, çünkü içinde tüm müzikal zenginlikler var. Popüler olmak için bir kaygı duymadığından hak ettiği değeri bulup bulmadığını çok sorgulamamak gerektiğini düşünüyorum. Asıl siz yeterince şanslıysanız bu müziğin lezzetiyle tanışmış olursunuz.

Bize günlük yaşantınızdan bahsedebilir misiniz?

Kedim, köpeğim, biricik oğlum ve sevdiğim adamla dolu dolu bir yaşantım var. Onun dışında toprağa, çiçeğe ve ağaca dokunarak geçiyor zaman. Yürümeyi ve dışarıda vakit geçirmeyi çok seviyorum. Bunu dışında biraz okuyarak, biraz söyleyerek çokça düşünerek bazense susarak bir günü tamamlıyorum.

 Sahneleriniz ve konser takviminizden de söz edebilir misiniz?

Geçtiğimiz hafta Bodrum Caz Festivali’nde sahne aldım. Önümüzdeki ay 18 Ekim Akasya Tamirane’de bir konserim olacak. Tarihler eklendikçe sosyal medya hesaplarımdan paylaşıyor olacağım.

Yeni projeleriniz var mı?

2019 yılını tamamlamadan bir single daha yayınlamayı düşünüyorum. 2020’de ise yine bir albüm gündemimde…