Sahnedeki bitmek bilmeyen enerjisi, dansları, figürleri ve şarkılarıyla her zaman çok sevilen, hayatındaki en değerli şeyin müzik olduğunu söyleyen, Ozan Çolakoğlu ve Gülşen ile birlikte imza attığı ‘Tak Tak’ isimli çalışmasıyla dinleyicisiyle buluşan Fatih Ürek ile Diva dergisinin bayram sayısına özel keyifli bir röportaj yaptık…
· Fatih Bey, sizi herkes tanıyor ve çok seviyor. Yine de okuyucularımızın sizi daha yakından tanıması için kendinizden bahseder misiniz?
Koç burcuyum. 4 çocuklu bir ailenin tek erkek evladıyım. Çok sevdiğim bir köpeğim var. Boş zamanlarımı hep evimde dinlenerek ya da yurt dışına seyahate çıkarak değerlendiririm. Çok uzun yıllardır mesleğime emek veriyorum ve dinlenmeden çalışıyorum.
· Müzik maceranız nasıl başladı. Müzik sizin için nasıl bir tutku?
Çok küçük yaşta tiyatroda çalışmaya başladım. Senelerce orada hem çalıştım, hem de eğitim gördüm. Çok kıymetli isimlerin öğrencisi oldum. Müzikse her zaman bana göz kırpıyor, heyecanlandırıyordu. Sürekli şarkı söylerdim. Sonra gazinolarda sahne almaya başladım.
· Türkiye ve dünyada müzik sektörünün durumunu nasıl görüyorsunuz?
Ben yabancı şarkıları dinlemeyi çok seviyorum. Sadece İngilizce pop şarkılar değil, Hint müziklerini de dinleyen biriyim. Yaptığım meslekten dolayı her etnik tınıyı bilmem gerektiğine inanıyorum. Sektör olarak da çok bilinçlendiğimizi düşünüyorum. Çünkü dinleyici emek olmayan işi hemen anlıyor ve kabullenmiyor.
· Ozan Çolakoğlu ve Gülşen ile birlikte imza attığınız çalışmanız dinleyici ile buluşuyor… Bu çok özel çalışmadan bahseder misiniz?
“Tak Tak’’ yepyeni bir heyecan benim için. Umuyorum ki herkes benim kadar sever. Çok benimsediğim, çok içime sinen, Gülşen imzalı muhteşem bir parça. Aranjesi Ozan Çolakoğlu’na emanet. Klibi de Gülşen Aybaba çekti. Çok enerjik kareler ortaya çıktı.
· Çalışma öncesinde nasıl bir hazırlık süreci yaşadınız?
Gülşen, “Tak Tak” parçasını kendisi için yazmış. Benim için kendi albümünden çıkarttı. Ben de “Gülşen çok pişman olacaksın, bu parça bu yazın hiti olur” dedim. Hemen okumalara girdim. Çok güzel bir süreçti.
· Yaşamınızdaki en önemli şey bundan sonra da müzik mi olacak?
Elbette.. Hayatımdaki en değerli şeyin müzik olduğunu her zaman söyledim, bundan sonra da bu böyle olacak.
· Son dönemde verdiğiniz kilolarla dikkat çekiyorsunuz. Sağlıklı yaşam için neler yapıyorsunuz?
Sürekli pilates yapıyorum. Beslenmemi de doktor kontrolünde takibini yaptırarak tüketiyorum. Artık ben de nasıl besleneceğimi öğrendim. Bazen sormama bile gerek kalmıyor.
· Şu an neler yapıyorsunuz, bir gününüz nasıl geçiyor?
Sürekli çalışarak geçiyor. Gündüz sete gidiyorum. ‘Gelinim Mutfakta’ programının çekimleri aralıksız devam ediyor. Akşamları da konserlerim oluyor. Haftanın bir günü dinlenebilirsem, evde köpeğimle olmayı tercih ediyorum.
· Bursa Devlet Tiyatrosu’nda yetişmiş biri olarak sahneler size müzikten daha mı uzak geliyor?
Hayır tabii ki. Hepiniz biliyorsunuz, geçmişimde yaptığım çok proje var. Şimdi de tiyatro ve sinema filmi senaryoları okuyorum, fakat zaman darlığı yaşıyorum. İnşallah ileride içime sinen bir projede olacağım.
· Sahne aldığınız mekanlar doluyor. Hayranlarınız sizi sahnede izlemeyi çok seviyor. Bu büyünün sebebi nedir?
İçimden taşan enerjinin dışarıya yansıması olarak tanımlayabilirim bunu. Sahnenin üzerindeyken başka bir şeyler oluyor.
· Hayatta pişman olduğunuz şeyler var mı?
Sonsuz şükür ki yapmak istediğim her şeyi yaptım. Geriye dönüp baktığımda, hatalarımdan da pişman olmadım hiç. Eğer bir imkanım olsaydı geçmişe dönebilseydim, annemle daha çok vakit geçirmek isterdim.
· Sizi beyazperde yeniden görecek miyiz?
İnşallah. Şu an vakit bulamadığımdan yapmak istediğim projeleri ilerideki zamanlara erteliyorum. Bunların içinde sinema filmi projesi de var.
· Sosyal hayatın ve cemiyetin kadınlarıyla çok iyi anlaşıyorsunuz. Sizi neden bu kadar çok seviyorlar sizce?
Ortak noktalarımız aynı olduğu için herhalde. Çoğunun dert ortağı-yım. Bana çok danışırlar. Ben de onlara elimden geldiğince yol gösterir, fikir veririm.