Sizi en iyi tanıyan 5 kişiye, “Pervin Ersoy”u sorsak söyleyecekleri 5 sıfat ne olurdu?
Güler yüzlü, dost canlısı, yardımsever, samimi ve sıcakkanlı olurdu sanırım.
Sizi mutlu eden ve kendinizi iyi hissettiren uğraşlarınız neler? Bir gününüz nasıl geçiyor bahseder misiniz?
Beni mutlu eden ve kendimi iyi hissettiren en büyük uğraşım, çocuklarımla geçirdiğim zamanlar… Günüm genellikle yoğun geçiyor. Sabah ofis hayatıyla başlayan tempom var. Gün içinde yardım derneği yemekleri, bu yıl kurduğumuz ‘Bizim Çocuklarımız Derneği’nin çalışmaları ve iş toplantılarıyla günümü tamamlıyorum.
Yoğun iş hayatınız var. Çalışmalarınızı anlatır mısınız?
İş hayatıyla ilgili iki yıl önce kurduğum Piga adında bir şirketim var. Daha çok tanıtım reklam organizasyon işleriyle uğraşıyoruz. Lion Diamond ve Justfur büyük yoğunlukta çalıştığımız iki firmamız. Onlarla ilgili yapılacak olan tüm event ve ürün satışına yönelik reklam faaliyetletleriyle biz ilgileniyoruz. Arada başka firmalara da tanıtım konusunda ajansımız destek veriyor.
Aslında sizi televizyonlardan tanıyoruz. O günleri özlüyor, geri dönmeyi düşünüyor musunuz?
TV hayatımdaki günlerimi ara ara özlüyorum tabii ama geri dönmeyi hiç düşünmedim. Benim televizyonda, ekranda yer aldığım 1993-2000 yılları arasında TV hayatı çok daha cazip, çok daha popüler bir meslekti; ancak tam zamanında televizyonculuktan ayrıldığımı ve ana işim olan halkla ilişkiler sektöründe çalışmaya başladığımı düşünüyorum.
Lion Diomand’ markasıyla işbirliğiniz nasıl doğdu?
Lion Diamond markasının sahipleri aslında ahbaplarımız. Bu yüzden markanın tanıtımı ve lansmanı için onlar Piga’yı tercih etti. Biz de bu kadar güzel ürünler üreten bir markayla işbirliği yapmaktan çok mutlu olduk ve gerçekten başarılı bir lansman gerçekleştirdik. Lion Diamond’ın marka bilinirliği oldukça arttı. Hem firma sahipleri hem de biz bu işbirliğinden çok mutluyuz.
Her zaman şıksınız. Giyim konusunda olmazsa olmazlarınız neler?
Elimden geldiğince özel davetlerde belli bir şıklıkta olmaya çalışıyorum. Giyim konusunda olmazsa olmazım çanta ve aksesuar kombinasyonlarım. Özellikle elbiselerim, gardırobumun vazgeçilmez parçaları. Giyinirken en çok, vücudumu olduğundan farklı gösterecek kıyafetler seçmemeye dikkat ederim. Saten kumaşı, özellikle kıyafetlerimin hiç birinde kullanmam ve görüntü açısından da kimseye yakışmadğımı düşüncesindeyim. Çok bol pantolonlardan hoşlanmam. Daha çok içinde rahat edebileceğim kıyafetleri giymeyi tercih ederim.
Giyim ve aksesuar alışverişi yaparken nelere önem verirsiniz?
Özellikle bir kaç defa kullanacağım şeyleri almaya gayret ederim. Sırf moda diye bir kez giyebileceğim bir elbiseyi veya bir kez takabileceğim bir takıyı, asla gardırobuma almam.
Güzelliğinizi korumak için bakım ve estetik anlamında nelere özen gösterirsiniz?
Güzelliğimi korumak adına da olsa, estetik yaptırmayı çok doğru bulmuyorum. Botoks dışında estetik yaptırmıyorum. Ama piyasada rastlayacağınız her türlü yeni ürün ve kremler dolabımda mevcut. Güzellik konusunda kreme önem veririm. Göz, boyun ve yüz kremim hep ayrı. Cilt bakımı da yaptırmıyorum. Evde kendime uyguladığım özel maskelerim var. Onlarla idare ediyorum.
Cemiyet hayat›nda takdir gören bir isme sahip olmanın gerekleri sizce neler?
İnsanlarla aranızdaki dengeleri iyi kurmak diyebilirim. Sınırlarınız olmalı ve karşı taraf bu sınırlara göre hareket etmeli. Eğer bu olmuyorsa, daha laubali ilişkiler ve kaçınılmaz son olarak dedikodular başlamakta. Sizinle ilgili yorum yapacak insan, önce sizin tavrınızdan ve duruşunuzdan çekinmeli, yoksa maalesef cemiyet hayatında çok zor dipsiz bir kuyuya düşmüş olursunuz.
Sosyal sorumluluk projelerine yaklaşımınız nasıl?
Sosyal sorumluluk projelerine her zaman elimden geldiğince destek vermeye çalıştım. Arkadaşlarımın da kurucusu olduğu veya üye oldukları tüm derneklere mutlaka yardımda bulunmaya, düzenledikleri aktivitelere ve yemeklere katılmaya çalışırım. Son 6 aydır benim de kurucusu olduğum, ‘Bizim Çocuklarımız Derneği’nde biz de 25 kişi çok güzel bir yola başkoyduk. Ailesi maddi imkansızlıklar içinde olan çocuklara anaokulları açıyoruz. Derneğimizin ilk anaokulunu Çekmeköy’de başlattık ve kısmetse bu ay içinde inşaatı bitiyor. Bu anaokulunda okuyan tüm çocuklar, ‘Bizim çocuklarımız ve bizim geleceğimiz’ olacak. Bu yüzden kendim de işin bir parçası olduğum için sosyal sorumluluk projelerine her zaman açığım.
Anneliği nasıl tarif edersiniz? Anne olmak hayata bakışınızı nasıl etkiledi?
Annelik benim için dünyadaki en güzel duygudur; fakat bir o kadar da vicdani sorumluluk yükleyen ve sizi hayli yoran bir meslek aslında. Anne olmak hayata bakışımda, beni birinci plandan ikinci plana itti. Çocuklarım her zaman önceliğim oldu. Hayatımı hep onlara göre programlamaya çalışıyorum. Tüm tatillerimizi ve yapacağımız her şeyi çocuklara göre düzenliyoruz.
Çocuklarınızla birlikte en çok ne yapmayı seversiniz?
Çocuklarımla birlikte en çok sinema ve parka gitmeyi seviyorum. Özellikle ailece yemeğe gittiğimizde de çocuklar çok mutlu oluyor. Birlikte olmaktan çok keyif alıyoruz.
Birbirinize benzeyen yönleriniz var mı?
Karakter olarak küçük oğlumu kendime daha çok benzetiyorum. Büyük oğlum babasına benziyor. Tip olarak bu durum bizde tam tersi işlemekte, büyük oğlum benim kopyam, küçük oğlum babasının kopyası.
Her annenin çocuklarıyla ilgili hayalleri vardır? Sizin çocuklarınız için dilekleriniz, umutlarınız ve hayalleriniz neler, anlatır mısınız?
Çocuklarımla ilgili en büyük hayalim, onların sevdikleri işi yaparak ve hayattan keyif alarak yaşamlarını sürdürmeleri. Yaşadıkları hayatta mutlu olmak en büyük kazanç bana göre. Asla meslek seçimleriyle veya hayatta ne yapacaklarıyla ilgili bir yönlendirme yapmayı düşünmüyorum. Zamanı geldiğinde kendi yollarını mutlaka kendileri çizecek; ama benim tek hedefim en azından onlara güzel bir altyapı sağlamak ve onun üzerine kendi hayatlarını kendilerinin inşa ettiğini görmektir.
Eşiniz Mehmet Bey nasıl bir baba? Çocuk sahibi olmak ilişkinizi nasıl etkiledi?
Mehmet Bey tabii ki özünde iyi bir baba; ama işlerinin yoğunluğundan dolayı çok fazla seyahat etmek zorunda kalıyor. Bu yüzden babamızı maalesef çok az görebiliyoruz. Çocuk sahibi olmak bizi onlara karşı sorumluluklarımız anlamında daha çok bir araya getiriyor. İlişkimizi kesinlikle olumlu yönde etkiledi diyebilirim.
Tatil sektörünün önemli aktörü olarak tatile ne kadar zaman ayırabiliyorsunuz? Eşinizle birlikte seyahat programlarınız olur mu? Nerelere gitmeyi seversiniz?
Biz genelde okul kapandığı dönem yaz tatilini Bodrum ilçesinde geçiriyoruz. Babamızın da dahil olduğu ailece seyahat programlarımız oluyor. Yunan adalarına ve yazın denizi daha güzel yerlere gitmeyi tercih ediyoruz. Kayak tatilini çok sevmediğimden bu kış Maldivler’le ilgili programımız var.
Sizce eşler iş konusunda ve hayatın her alanında birbirine destek olmaya mı, yoksa kendi sorumluluklarını üstlenmeye mi daha çok önem vermeli?
Eşler birbirine hem destek olmalı hem de kendi sorumluluklarını üstlenmeli. Artık bu devirde kadınların da her şeyi yapabileceğine inanıyorum. Son yıllarda teknoloji inanılmaz gelişti. Her şey bir parmak dokunuşuyla çok kısa süre içinde halledilebiliyor. Kadının da erkekten çok büyük bir beklentisi olmaması ve ayakları üzerinde durması gerektiğini düşünüyorum. Kadın da iş hayatında önemli bir yer teşkil etmeli ve evlenip çocuk yapsa bile bana göre iş hayatından kopmamalı.
Sanata bakışınız nasıl? Sergi, müze, konser ve sinema gibi etkinliklerin hangilerinden daha çok hoşlanırsınız?
Sanata bakışım tüm sanatsal etkinliklerden hoşlandığımdan dolayı çok içiçe. Yurtdışına çıktığımda o kentin müzelerini mutlaka gezerim. Sevdiğim sanatçıların konserlerini kesinlikle kaçırmamaya çalışırım. Geçen yıl hiç sinemaya gitmediğim için kendi kendime çok kızdım. Bu yıl en az haftada bir gün ailemle veya arkadaşlarımla sinema günü yapmayı düşünüyorum.
Spor ve aktiviteden hoşlanır mısınız? Sporun hangi dalı size daha yakın?
Aslında spor yapmayı severim; ama son 5 yıldır hiç spor yapmıyorum ve bu konuda çok mutsuzum. Bu kış spora da zaman ayıracağım. Yıllarca basketbol oynadığım için basketbol antrenmanlarından miras iyi bir altyapım var. Bu yıl ‘Muay Thai’ yapmayı ve bu spora ciddi bir zaman ayırmayı düşünüyorum.