Müzik çalışmalarına uzun süreli bir ara veren 90’lı yılların sevilen sanatçısı Ozan Orhon yepyeni projelerle sevenlerine merhaba diyeceğinin müjdesini verdi… İzmir’e taşınma kararı alan ve çalışmalarını artık 1900 Academy çatısı altında İzmir’de sürdüreceğini söyleyen sevilen popçu ile keyifli bir söyleşi yaptık…
Röportaj:Duygu Öztürk Tütüncü
Bir süredir ekranlardan ve sahnelerden uzaktınız. Bu süreçte neler yaptınız?
Yaklaşık 5 senedir Kıbrıs’taydım. Dünyaca ünlü bir oteller zincirinin halkla ilişkiler koordinatörüydüm. Beklemediğim bir şekilde hayat beni oraya sürükledi. Sonrasında ise kalmayı tercih ettim. Kıbrıs’ın çok özel bir atmosferi var. Oraya gittiğinizde dönmek zor oluyor. Ama artık İzmir’deyim.
Sizi İzmir’e getiren ne oldu peki?
İzmir çok sevdiğim bir şehir, çocukluğum orada geçti. 2 yıl önce başarılı müzik grubu 1900 Orchestra ile “Canımsın Canım” isimli bir single çalışmamız oldu. Şehrazat’ın ve Garo Mafyan’ın bu çok sevilen şarkısını birlikte yeniden yorumladık. O dönemde orkestranın kurucusu Serdar Emreyurt, İzmir’de hem bir ensturuman satışının yapılacağı, prova kayıt stüdyosunun olduğu hem de müzikle ilgili workshopların gerçekleşeceği bir müzik akademisi açma konusunda fikri olduğunu söylemişti. Bir gün telefon edip herşeyi hazırladığını anlattı ve beni İzmir’e çağırdı. Artık birlikte çalışıyoruz. Geçtiğimiz günlerde açılışı gerçekleşen 1900 Academy’nin genel sanat yönetmenliğini yürütüyorum. Müziğin, dansın ve eğlencenin buluştuğu çok özel bir mekan olan 1900 Academy’de İzmirlilerle buluşacağız.
Müzik hala hayatınızda yer alıyor mu?
Tabii ki, müzik benim vazgeçilmezim. Ben eski demir perde ülkelerindeki gibi her evde bir piyano olması gerektiğini düşünenlerdenim. Küçük yaşta müziğe başlayan çocukların hayatları düzen giriyor, disiplin kazanıyor. Müziğe başlamanın yaşı yok. 80 yaşında bile bir enstruman çalmayı öğrenebilirsiniz.
Bazı şirketler ekiplerine müzik eğitimi aldırıyorlar. Stresi azaltan, insanı rehabilite eden bir şey müzik, benim müzikten kopmam söz konusu olabilir mi?
90’lı yıllar Türk Pop müziği için önemli bir yer tutuyor, bu konuda neler söylersiniz?
Evet, çok güzel bir dönemdi… 90’lar ekolu farklıydı. Garo Mafyan’ın okulundan mezunum. O dönem büyüklerimize karşı saygımız da çoktu. Onlardan hem çok şey öğrendik hem de yıllar geçtikçe çok fazla şey ürettik, arkadaş gibi olduk…
Aynı zamanda candan ve samimiydik. Hocalarımız çok profesyonel ve başarılı insanlardı, şarkıları amatör ruhla ama büyük heyecanla okurduk. Pop kavramı yeniydi. Aysel Gürel ve Şehrazat gibi isimlerle çalışma şansım oldu. Birlikte aynı heyecanla şarkı üretirdik.
Dönemin isimleri Tarkan, Tayfun, İzel-Çelik-Ercan-Ufuk ile hem aynı tarzda müzik yapıyorduk hem de iyi arkadaştık. Kimsede ego yoktu, herkesin müzik bilgisi ve eğitimi vardı. Günümüzde ne yazık ki şarkı söylemek için müzik bilgisi aranmaz oldu. Tek parçaya albüm yapan, şansı yaver giden herkes şarkıcı olabiliyor.
Yakında yeni bir albüm çalışması olacak mı?
Kıbrıs’ta biraz bu tür çalışmalardan uzak kaldım. Ama yine söylüyorum, hayat kaynağım müzik. Yakın zaman içinde İzmir’de ve İstanbul’da sahneye çıktığımda inanılmaz geri dönüşler aldım, insanlar beni özlediğini ve görmek istediğini söyledi, bu da beni mutlu etti.
Aynı zamanda yardım projelerinde yer almak eş zamanlı olarak çalışmalar yapmak istiyorum. Müziğin temeli piyano. Çocuklara onu sevdirmek lazım. Bu kapsamda, müziğin başrolde olduğu projelerde beni görebileceksiniz.
Bir dönem büyük sağlık problemleri ile gündeme geldiniz. Şu sıralar sağlık durumunuz nasıl?
Benim için endişelenenler oldu, herkese teşekkürler. Son olarak bir mide ameliyatı daha geçirdim ancak o günden bu yana çok iyiyim. Şimdi kilo ile ilgili sorunlarımı spor yaparak hallediyorum. Aslında hayatımın en enerjik dönemindeyim. Geçtiğimiz günlerde sahne aldığım bir organizasyonda bir beyefendi yanıma gelerek; “Enerjinize hayran kaldık” dedi. Sanırım kendimi iyi hissetmem seyircilere de yansıyor sahnede.
Türkler’in müzik kültürünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Son günlerde arabesk müziğin yükselişe geçtiğini gözlemliyorum. Aslına bakarsanız müzik, toplumların sosyolojik yapısı hakkında size ipuçları veriyor. Toplumsal kodları çözmek için iyi bir yol.
Başta söylediğim gibi müzik kalitesi her geçen gün değişiyor. Teknoloji hızla ilerliyor, özellikle gençler telefonsuz, bilgisayarsız yapamaz hale geldi. Tabii bunlar müzik tercihleri için son derece etken…
Bir kızınız olduğunu biliyoruz, Ozan Orhon nasıl bir baba?
Aramız son derece iyi. Kızım İstanbul Pera’da tiyatro okuyor. 2000’ lerden sonra doğan çocukların dahi olduğunu düşünüyorum. Teknolojiyle iç içe yaşayan bu çocukların kafaları da farklı çalışıyor. Kızımda da bunu gözlemliyorum. Sanatçı bir aileden geliyorum. Büyükanne ve babalarım, halalarım, annem ve babam sanatçı insanlar. Sanırım bu gen kızımda da var. Sanatla yoğruldu. Artık kendi kararlarını kendi alan bir genç kız…
Tiyatroya büyük bir ilgisi var. Kendi sürekli bir şeyler yazıyor, oyunları için kıyafetlerini tasarlıyor. Böyle büyümesi de tabi beni mutlu ediyor.