Mahru Gürel Ağdanlı ile röportaj

NK 213

“Hem iş hem özel yaşantımda
 önceliğim
ilerlemek, yerimde saymamak”

NK 228

Mahru Gürel Ağdanlı kimdir? Kendinizi okurlarımız için yakından tanıtır mısınız?

Ben İzmirli bir iş kadınıyım ve köklü bir aile şirketi olan Gürel Grubu’nda iş hayatımı sürdürüyorum. Grup şirketlerinden çoğunun İş Geliştirmeden Sorumlu Yönetim Kurulu üyesiyim. Şu anki işimden önce, Londra’da beş yıl boyunca profesyonel olarak Medya Televizyon’da çalışmamın ardından aile şirketlerimizde görev almak üzere İzmir’e döndüm. İlkokul itibariyle yurtdışında okuduğum için yirmi yıla yakın bir süre ülkemden ayrı kaldım. Ortaokul ve liseyi İngiltere’de, üniversiteyi Cenevre, Leiden ve Viyana’da pazarlama ve psikoloji üzerine çift ana dal alarak okuyup, sonrasında İngiltere Durham Üniversitesi’nde işletme yüksek lisansı yaptım. Ayrıca Fransızca dil eğitimi için Paris ve Çin’ce için Shangai’da birer yıl yaşadım.

Eski günlere şöyle bir geriye dönsek, nasıl bir çocukluk geçirdiğinizi anlatır mısınız?

Komünikasyonun şahıs bazında gerçekleştiği devreden geliyorum yani şimdiki çocuklar gibi internet oyunları değil sokak oyunları oynayarak büyüdüm. Hani yol kenarında ip atlamak, saklambaç, evcilik vs. Balkonlardan ya da pencerelerden denetimi sürdürülen annelerin seslenişi ile “yarın aynı saatte yine burada” diyerek birbirinden ayrılan çocukların jenerasyonundanım ve bu açıdan kendimi şanslı hissediyorum.

Eski günlere şöyle bir geriye dönsek, nasıl bir çocukluk geçirdiğinizi anlatır mısınız?

Komünikasyonun şahıs bazında gerçekleştiği devreden geliyorum yani şimdiki çocuklar gibi internet oyunları değil sokak oyunları oynayarak büyüdüm. Hani yol kenarında ip atlamak, saklambaç, evcilik vs. Balkonlardan ya da pencerelerden denetimi sürdürülen annelerin seslenişi ile “yarın aynı saatte yine burada” diyerek birbirinden ayrılan çocukların jenerasyonundanım ve bu açıdan kendimi şanslı hissediyorum.
Küçük yaşta yurt dışına gitmiş olmam bana çok şey kattı. Devamlı olarak ailemin gözünün üstümde olması ve çok sık aralıklarla annemin yanıma gelmesi, orada o sıcak sevecen ev ortamını yaratması, bana uzakta olduğumu hissettirmedi. Aynı zamanda yatılı okulun verdiği arkadaşlarla olma keyfi hem zevkli, hem de çocuklara bireysellik açısından kendi ayakları üstünde durmayı öğretmesi sebebiyle iyi bir çocukluk geçirdiğimi düşünüyorum.

Gürel Grubu olarak çok farklı sektörlerde yer alıyorsunuz. Çalışmalarınızdan söz eder misiniz?

NK 292Gürel Grubu olarak birçok farklı sektörün kendi parametreleri içerisinde çalışıyoruz. Değişik sektörlerde olmamız heyecanı hep dorukta tutuyor. Üç jenerasyondur içinde olduğumuz tütün işi yıllardır Türkiye içinde daha konsolide olan bir sektörde çok başarılı bir pozisyon almamız, sadece tütün işinde değil her işimizde gösterdiğimiz başarının yegane nedeni, ailemizin değişmez ilkesi olan dürüstlük, kaliteli servis prensiplerinden ötürü yakaladığımız başarılardır. Diğer bir sektör olarak baharat başta olmak üzere gıda gurubumuz bizim uzun yıllardır içinde bulunduğumuz ve giderek ürün çeşitliliğini artırdığımız, farklı teknolojilerle fark yarattığımız bir alan. Tütün ve gıda grubu dışında gayrimenkul ve gayrimenkul hizmetlerinde de aktif olarak yer alıyoruz. Yalnız Türkiye değil, Amerika’da da bu alanda somut çalışmalarımız bulunuyor.

İzmir’in saygın ailelerinden Gürel’lerin başarılı bir temsilcisisiniz. Bu yoğun tempoya nasıl ayak uyduruyorsunuz? Başarılı bir iş kadını olmanın zor yanları neler?

İş hayatı içinde hepimiz sonuç odaklı olarak hareket etmek ve birlikte çalıştığımız kişilerle işlerimizin paydaşları için en doğru kararları vermek zorundayız. Alınan her kararın birçok insanı etkilediği pozisyonlarda son derece sorumlu ve dikkatli hareket etme gerekliliği çok önemli bir odaklanma yükü getiriyor. Bu nedenle de iş yapılan süreçte, mental olarak tam anlamıyla işte olabilmek benim için çok önemli. İş dışında aile hayatını organize etmek de tabii biz kadınlara düşüyor ve yine oldukça yoğun bir mesai gerektiriyor. Bence en önemlisi tüm bu yoğun tempoyu zevkle kaldırabilen enerjiyi üretmek. Yakınlarımızın sevgisi, desteği ve anlayışıyla her gün tekrar tekrar güler yüze ulaşabiliyorsak ne mutlu bize…

İş hayatınızda olmazsa olmazlarınız neler?

Kararlarımda titiz ve dikkatliyim; karar verme sürecinde önem arz eden ayrıntıları ve unsurları tam ve doğru anlamak konusunda hassas davranırım. Kararların akılcı, tarafsız ve adil olabilmesi için bilgi kaynaklarının çeşitliliği çok önemli; işlerin içinde bu bilgiye ulaşabilmek için de insanların birbirine güvendiği iklimler yaratmak gerekiyor. Birlikte çalıştığımız ekipler de, işlerimizin paydaşları da ancak bize güvenirlerse yapıcı yeni fikirlerle işleri geliştirirler ve işlerin en zorlu noktalarında insiyatif alarak doğruyu yapmaya çalışırlar. Fark yaratan da işte bu kişisel gayretlerdir. Dolayısıyla benim önceliğim, içinde bulunduğum ortamlarda bu güven unsurunun oluşturulabilmesidir.

NK 299

Sizi sıklıkla sosyal sorumluluk projelerinde görüyoruz. Yürüttüğünüz çalışmalardan söz eder misiniz?

Mümkün olduğunca fazla insanın hayatına dokunmak, toplum için, ülke için, bireyler için bir şeyler yapmak hepimizin görevi. İş dışı gibi görünen bu sosyal çalışmalarda işimize gösterdiğimiz azim ve profesyonellik yürütülmeli ki verim alınabilsin. Özenle seçip, inandığım projeye tüm imkanlarımı seferber ediyor ve en iyi sonucu almayı hedefliyorum. İnandığım projelere arkadaşlarımı da katılmaya teşvik ediyorum. Bence bu emek verilen faaliyet kadar önemli, yardım konusunda yapılan çalışmaların büyüğü, küçüğü yok; gayret sarfetmek veya etmemek var. Hiç kimse bir projeyi alıp tek başına baştan sona var edemez; ama karıncalar gibi, her birimiz üzerimize düşeni yapar ve yeterince kalabalık olursak gerçekten olumlu bir etki yaratabiliriz.

NK 213

Sizi her zaman şık ve güzel görüyoruz. Diva okuyucularına bu konuda neler tavsiye edebilirsiniz?

İltifatınız için teşekkür ederim. Günlük iş hayatında olumlu insan enerjisini çok önemli buluyorum, kendime özen göstermek benim için o dengenin bir parçası. Dış görünüşümüzün sağlıklı ve olumlu bir iç dünyanın yansıması olduğunu düşünüyor, buna göre hareket etmeye çalışıyorum. Bu konuda ana hedefimin kendimle barışık olabilmek, kendi kendimi mutlu edecek, hatta ödüllendirecek şekilde görünmek olduğunu söyleyebilirim ve herkese bunu tavsiye edebilirim. İnsanların bizi nasıl göreceğini düşünerek giyindiğimiz zaman ile nasıl mutlu olacağımızı hissederek aynaya baktığımız zaman arasında çok büyük bir fark olduğunu düşünüyorum.

Tarzınızı nasıl tanımlarsınız? Stilinizi nasıl oluşturuyorsunuz?

Kendimi içinde iyi hissedeceğim, beni doğru yansıtacak, iş hayatında beni kısıtlamayacak bir çizgi oluşturmaya gayret ediyorum. Modayı yakından takip ediyorum ama her insanın vücut şekli, günlük yaşantısının getirileri ve minimum da olsa stil kalıpları ayrıdır. Dolayısı ile modanın kendime uyarlayabileceğim ve beğendiğim taraflarını seçiyorum.

Alışveriş yaparken nelere dikkat ediyorsunuz? Hangi markaları tercih ediyorsunuz?

Hemen herkes gibi alışveriş yapmaktan büyük keyif alıyorum ve bu keyfi artırmak adına, işine duyduğu saygı, alakasına ve yüzüne yansıyan çalışanların yer aldığı mağaza şubelerini tercih ediyorum. Her sezon olmazsa olmazım markalar Chanel, Celine ve Chloe. Son zamanlarda ayrıca Peter Pilotto ve Dries Van Noten ilgimi çekiyor. Farklı stil ve tasarımcıları karıştırarak kombinlemeyi seviyorum.

Kendinizle alakalı öncelikleriniz nelerdir?

Hem iş hem özel yaşantımda önceliğim ilerlemek, yerimde saymamak. Öğrenmek ve kendimi geliştirmek için her gün biraz daha mesafe katetmeye gayret sarfediyorum; zira hayatın bize dayattığı günlük akış içerisinde kendi konfor alanına hapsolup, giderek daralan bir hayat tuzağına düşmek çok kolay. Gidilen bir sergi, okunan bir kitap, yeni tanışılan bir kişiyle edilen merak uyandırıcı güzel bir sohbet, seyahatler sırasında görülen yerler, o çemberi kırmak için fırsat olarak gördüğüm unsurlar, bunlara iştahla ve hevesle yaklaşıyorum.

İş hayatının yanı sıra evdeki Mahru Gürel Ağdanlı’yı tanımak isteriz. Nasıl bir eşsiniz?

Bu soruyu eşim cevaplasa daha doğru olurdu… (Gülerek) Öncelikle kocamın mutluluğu ve yüzünün gülmesi benim için en önemli unsur. Evimiz içerisinde eşimin isteklerinin karşılanmasını temin etmeye çalışıyorum. Ev yemeği benim için çok önemli, evin huzurunun, sıcaklığının biraz da evde pişen yemekten geldiğine inanıyorum. Dışarı çıkabiliriz, kaçamak yapabiliriz ama haftada en az dört kez evde yemek pişmeli. Evliliğimizin temelini paylaşım oluşturuyor. Yorucu günün ardından akşamları film izlemek, yan yana kitap okumak, karşılıklı oturup günümüzün kritiğini yapmak, misafir ağırlamak veya beraber hazırlanıp dışarı çıkmanın keyfi paylaşımdan geçiyor. Hafta NK 370sonları kocama güzel bir kahvaltı hazırlamak, karı- koca karşılıklı keyif yapmak haftanın tüm stresini atmamı sağlıyor. Eşimin doktor, daha da ötesi psikiyatrist olması evde bize büyük bir kolaylık sağlıyor. Beni en az benim kadar iyi tanıyor, her konuyu en iyi şekilde analiz edip beni yönlendiriyor. Bu konuda gerçekten çok şanslıyım.

Sizi yakından tanıyan kişilere sorsak Mahru Gürel Ağdanlı’yı nasıl tanımlarlar? 

Bildiğini, düşündüğünü açıkça söylemekten çekinmeyen biri olduğumu ve ihtiyaç duyduklarında yanlarında olduğumu bildiklerini söylemelerini umuyorum.    

Sporla aranız nasıl?

Zaman çarkının içinde dönerken yoğun temponun izin verdiğince spor yapmaya gayret ediyorum. Pilates ve yüzme sevdiğim ve vakit buldukça yaptığım sporlar. Londra’dayken uzun yıllar çim hokeyi oynadım. Bu dalda takım olarak İngiltere şampiyonluğunu yaşadık. Yurda dönüşte yoğun iş temposu içerisinde takım oyunu oynayabilme şansının ne kadar az olduğunu görüp önceliğimi kişisel yapılacak sporlara çevirdim. Sporu ihmal etmemek için büyük gayret sarf ediyorum ve kısmen başarılı olduğumu söyleyebilirim. Günlük hayatın gerektirdiği enerjiyi üretebilme için formda olmamız şart, tabii zamanımız elverdikçe…

NK 408

8 Mart Dünya Kadınlar Günü için neler söyleyebilirsiniz?

Ben hep Kadınlar Günü’nün değil, kadın olmanın kutlanması gerektiğini düşünmüşümdür. Dokuz ay on gün bir kadının içinde büyüyüp şekil alan insan, ruh ve beden olarak kadının ellerinde yoğuruluyor, hayatta ilk becerileri olan konuşma ve yürüme yeteneklerini bir kadının öğretisi ve önderliği ile gerçekleştiriyor, çocukluktaki ilk bilgilerini ana figüründen öğreniyor ve yine bir kadının desteği ile hayatını şekillendirmeye devam ediyor. Yani, kadın olmazsa ne erkek ne de kadın için yaşam var. Bu gerçeğe rağmen dünyada ve fakat özellikle ülkemizde kadına saygı, önemine saygı, haklarına saygı, açık bir cephe. Her gün ve her dakika bu cephede bir muharebe yaşanıyor. Çözüm eğitim; ben de katıldığım her forumda bu gerçeğin ana tema olmasını destekliyorum.

Nesil yetiştirenler bilgi dağarcığı dopdolu kişiler yetiştirsinler, yetişenler dalında bir meyve oldukları ağacın kıymetini bilsinler ve nihayet yalnızca 8 Mart değil, her gün kadına hak ettiği değer verilsin…


Bir Cevap Yazın