
ZELİHA TOPRAK
“En büyük hayalim avukat olmaktı”
Çocukken çok sorulan bu soru, yıllar sonra tekrar sorulduğunda önce bir müddet şaşkınlık yaşadım. Çok basit gibi görünen bu soruyu yanıtlamak benim için çok zor oldu. “Neden” derseniz, yaptığım işi o kadar severek ve saygı duyarak yapıyorum ki sanki başka bir şey olamazmışım gibi geliyor…
Bir de insan bu soru sorulunca şöyle bir düşünmeden, şaşırmadan edemiyor. Şaşkınlığımı atlattıktan sonra ilk aklıma gelen avukatlık mesleği oldu.
Avukat olmak istememin altında uzlaşmacı ve pozitif yanım, insanların hak ve hukuklarını koruma hissim, sahip çıkma ve sorumluluk alma duygularım var sanırım. Bunlara karşılık gelecek tek meslek avukatlık olurdu benim için.
Bir daha dünyaya gelirsem inşallah avukat olacağım… Bana yaptığınız bu güzel jest için size çok teşekkür ediyorum. Bu vesileyle tüm Diva okurlarının 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyor, tüm dünyadaki kadınlar için hak ve hukukun gözetildiği güzel günleri görmeyi diliyorum…
AYTÜL BÜYÜKSARAÇ
“İç mimar olmak isterdim”
Opera sanatçısı olduğum, sahneye çıktığım her gün için tanrıya şükrediyorum. Bana göre dünyanın en güzel işi. Zorlukları var elbette. Çok dikkatli bir yaşam sürdürmek zorundayız. Opera sanatçısı olmasaydım lise yıllarında aklımda hep iç mimar olma düşüncesi vardı. Bir şeyler çizmek, sonra onların ruh ve can bulduğunu görmek son derece heyecan verici. Yine lise yıllarında yeni taşınacağımız evi iç mimar Fikret Tan dekore etmişti. Sanırım Fikret beyin de özel yaşamında bazı gel-gitler yaşadığı bir dönemdi ve bu ruh halini evimizin tasarımına o kadar iyi yansıtmıştı ki… Bütün evde sessiz bir sonbahar günü hakimdi. Evimizin bir duvarını yapraklarını tamamen dökmüş bir ormanın siyah- beyaz fotoğrafı ile kaplamıştı. Mobilyalar, perde, aksesuarlar her şey muazzam bir uyum içindeydi. İşte ben o evin dekorasyonu bitip de eve ilk girdiğimizde onun sanatına vuruldum. “Ben de bir gün böyle bir şey yaratmak isterim” dedim kendi kendime. Yani bana ilham veren kişi İzmir’in yetiştirdiği çok değerli iç mimar merhum Fikret Tan’dır. Sonra olaylar gelişti ve ben kendimi 16 yaşımda konservatuvarın kapısında buldum. Giriş o giriş… İçimdeki bir şeyler yaratma isteğini ise hiç öldürmedim. Sanatçı olmak zaten hayalgücü, estetik görüş ve yaratı gerektiriyor ne de olsa…” Diva Dergisi kapımı çaldığında çok sevindim ve işte bu düşüncelerle aldım elime kalemi. Hayallerimi bir anlık da olsa gerçekleştirmek için… Kısacası, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyor ve kadınların tüm hayallerinin gerçek olacağı bir dünya diliyorum…
YÜKSEL AK RİMER
“Hayalim matematik öğretmeni olmaktı”
Bir model olarak çok küçük yaşta başladığım mesleğimi her zaman çok severek yaptım, hala yapıyorum. İlkokul yıllarımda matematik en sevdiğim dersti ve matematik öğretmeni olmayı çok isterdim. Sayenizde tahta başına geçip bunu da yaşamış oldum.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü her yıl daha da anlamlı oluyor Türkiye’de… Çünkü kadın olmak bu ülkede çok zor… Ekonomide, siyasette, sanatta ve yaşamın her alanında güçlü ve sesini duyuran kadınlar görmeyi dileyerek, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’müzü kutluyorum…
ŞEBNEM BURSALI
“Yaşım kaç olursa olsun hukuk okuyacağım”
Bana göre toplumun temel direğidir kadınlar. Toplumu oluşturan insanları, kadın-erkek ayrımı olmaksızın, sadece dünyaya getiren değil topluma kazandıran, yoğuran kadınlar. Kadınların bu anlamda her açıdan ileri ve iyi seviyede olmasının yarına kazandırılacak bireylerin daha sağlam karakterli ve daha güçlü yetiştirilmesini de sağladığını düşünüyorum. Bu ise sadece evinde oturan, evi idare eden kadınla değil aynı zamanda topluma karışan, toplumu yönlendiren ve ekonomik özgürlüğü de olan kadınların olması ile mümkün. Bu nedenle kadın-erkek ayrımı olmaksızın bizlere düşen görev, kadınların ekonominin içine dahil olmalarını sağlamak, yol göstermek ve teşvik etmektir. Bu anlamda sizleri de Diva Ailesi olarak sorumlu yayıncılığınızdan dolayı kutluyorum.
Tabii bir de çocukluk hayalim olan avukatlığı bana kısa bir süreliğine de olsa yaşattığınız için teşekkür ediyorum. Bu cübbeyi giymek çok heyecan vericiydi… Çocukluğumdan itibaren sadece çok konuşan değil, aynı zamanda her şeyi de sorgulayan bir çocuktum. Sonuna kadar da hakkımı arar, konu haksızlık ise daha o zamanlarda ikna etmeye çalışırdım. Bana yakıştırılan iki meslek vardı; ilki avukatlıktı, ikincisi ise gazetecilikti. Herkes bana bu özelliklerimden dolayı bu iki mesleği yakıştırırdı. Gerçekten de üniversite sınavına girdiğimde önce hukuk, sonra gazetecilik yazmıştım. Ama hukuk fakültesini değil, iletişim fakültesini kazandım. Birey olarak hayallerimizin peşinden gitmeyi hiç bir zaman bırakmamak gerektiğini düşünüyorum. Ben de yaşım kaç olursa olsun, 60 yaşında da olsam hukuk okuyacağım. Avukatlık yapıp yapamayacağımı bilmiyorum ama hukuk fakültesini bitireceğim.
BERKAY ESKİNAZİ
“Aslında mesleğini yapamamış bir eczacıyım”
Eczacılık çocukluğumun hayaliydi. Mahallemizdeki kadın eczacıyı çocukluğumda idol olarak kabul ettim ve o hevesle Eczacılık Fakültesi’ni bitirdim. Ancak eğitimim süresince çalıştım ve yıllar içinde kendimi iş dünyasının içinde buldum. Zamanla sanayici tarafım ağır bastı. Tercih hakkımı da ondan yana kullandım. Fakat okuduğum okul gereği eczacılık içimde hep ukde kaldı…Diva Dergisi’nin güzel projesiyle yıllardır giymediğim beyaz önlüğü giydim ve kısa süreliğine de olsa mesleğime geri döndüm. Sağlıktan eğitime, turizmden sanayiye yer aldığı her alanda, yaptığı her işin üstesinden en iyi şekilde gelen kadınlarımızın toplumda hak ettiği, layık olduğu yere gelmesi için hepimize büyük sorumluluklar düşüyor. 8 Mart’ın kadınların toplumların kanayan yarası haline gelmiş sorunlarının masaya yatırılması, tartışılması ve çözümü için bir vesile olmasını temenni ediyorum…