Görev süresinin sonuna gelen ve Şubat ayında Varşova’da yeni görevine başlayacak olan İzmir İtalya Konsolosu Luigi Iannuzzi ile keyifli bir röportaj yaptık
Merhaba, Türkiye’deki görev sürenizin sonuna geldiniz. Yeni görev yeriniz neresi olacak?
11 Şubat 2019 tarihinde Polonya Varşova İtalya Büyükelçiliği’nde yeni görevime başlayacağım. Yeni bir iş tecrübesi ile karşılaşacak, farklı meslektaşlarla çalışma fırsatı yakalayacağım. Aynı zamanda benim için farklı ve ilginç bir tecrübe olacak. Çünkü iki görev de birbirinden çok farklı. Ancak kişisel ve mesleki açıdan benim için iyi bir deneyim olacak.
İzmir’de bulunduğunuz yılları nasıl değerlendirirsiniz?
Ben ve ailem için gerçekten çok özel yıllardı ve çok önemliydi. Türkiye her zaman benim ilgimi çeken bir ülke olmuştur. Görevim süresince Türkiye’yi yakından tanıma fırsatı buldum. 4 yıl boyunca bu ülkede yaşama şansı buldum. Etrafımdaki insanlar, iş arkadaşlarım, dostlarım sayesinde geride bıraktığım 4 yılı sanki evimdeymiş gibi geçirdim. Tanıştığımız insanlar, yaşadığımız tecrübeler, keşfettiğimiz yeni şeyler her anlamıyla çok güzeldi. Burada aynı zamanda kendi ülkemi tanıtma fırsatı da yakaladım.
Türkiye ve İtalya ilişkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
İki ülke arasında her zaman kuvvetli ilişkiler oldu. Ben de bir konsolos olarak İzmir ile Ege Bölgesi ve İtalya arasındaki sıcak ilişkileri yakından gördüm. Çünkü İzmir’de yüzyıllardır süregelen bir bağla bağlanmış, ekonomik ve kültürel işbirliği içinde bir araya gelmiş bir İtalyan cemaati var. Aynı zamanda her iki ülkede de Akdeniz Bölgesi’ne aidiyet gözlemledim. Dolayısıyla aramızda doğal bir yakınlık ve sempati var. O yüzden bu süre boyunca kendimi İzmir’de evde hissettim, şimdi ise yeni evimiz olacağına inandığımız bir ülkeye doğru yola çıkacağız.
İki Akdeniz ülkesi olan Türkiye ve İtalya arasında ne gibi benzerlikler ve farklılıklar gözlemlediniz?
Oldukça fazla benzerlikten bahsetmek mümkün tabii. Örneğin, aile değerleri, toplumda ailenin önemi her iki ülke için de önem arz ediyor. Aile ve arkadaşlarla vakit geçirmeyi seviyoruz, beraber geçirdiğimiz zamanlar bizim için çok önemli. Yaşam tarzlarımız Akdeniz’e özgü. Denize çok bağlı yakın ilişkilerimiz var. Tarım ürünlerinin zenginliği, geleneklere bağlılık gibi pek çok açıdan benzerlikler var.
İtalya’nın Türkler tarafından en çok ziyaret edilmek istenen ülkelerden biri olmasını nasıl yorumluyorsunuz?
İtalya’nın tüm dünyada meşhur olan köklü kültürel bir mirası var. Bu miras bütün dünyanın ilgisini çekiyor. Daha önce de söylediğimiz gibi coğrafi ve kültürel ya-kınlık var iki ülke arasında. Bu yakınlıktan istifade edip Türkler’in İtalya’yı ziyaret etmek istediğini düşünüyorum. İtalya’ya gitmiş Türkler de bu sebeplerle kendilerini evlerinde hissettiklerini söylüyor. İki ülke vatandaşı da ziyaretlerinde kendi ülkelerini hatırlatan özelliklerle karşılaşıyorlar.
İtalya Mutfağı dünyada en sevilen mutfaklardan biri… Peki Türk ve İzmir Mutfağı için ne düsünüyorsunuz?
Ben mutfak aşığı bir insanım. Türk Mutfağı çok zengin. Dolayısıyla burada farklı şeyler deneme fırsatı yakaladım. 4 yıl boyunca Ege Mutfağı’nın en güzel örneklerini deneme fırsatı yakaladık. Adeta yaşam tarzımızın bir parçası oldu. Bizim de beslenme şeklimize yakın bir mutfak. Bu yüzden daha farklı olan Anadolu Mutfağı’nı keşfetmeye yöneldik. Ancak asla unutamayacağım lezzetler, zengin malzemelerle, farklı baharatlarla Türk dostlarımızın evlerinde yaptığı yemeklerdir. Çünkü her ailenin bir mutfak geleneği var. Gerçek mutfak bu evlerde keşfedilir diye düşünüyorum. En sevdiğim yemeği söylemem gerekirse İzmir’de ilk tattığım lezzet olan için gözlemedir.
Belirli yıl aralıklarıyla göreviniz nedeniyle ülke değiştirmek sizin için ne ifade ediyor?
İş tecrübesi anlamında dört yılda bir yer değiştirmek yeni tecrübeler yaşama fırsatı veriyor insana. İçimdeki enerjiyi her defa-sında yenilenmiş şekilde ülkemin hizmetine sunuyorum. Geçmişte edindiğim tecrübeyi yeni bir işe yansıtıyorum. Fakat kişisel olarak yorumlamak istersek kolay olmadığını söyleyebilirim. Dört yılda bir hayatını tamamen değiştirmek zorlu bir mücadele. Tutku, merak bu işi yapacak kişide olması gereken özellikler. Ancak ailenizin desteği olduğu takdirde bu zorlukları kolaylıkla aşıyorsunuz.
Mesleğinizin zorlu ve keyifli yanları neler?
Birincisi, ülkemi dünyaya tanıtma ve temsil etme şansım oluyor. İkincisi ise dünyayı, ülkeleri ve insanları tanıma fırsatı yakalıyorsunuz. İnsanları turist olarak değil aralarında yaşayan biri olarak tanıyorsunuz. Zor taraflarına gelirsek karmaşık bir meslek olduğunu söyleyebilirim. Devamlı çalışmanız, okumanız kendinizi vermeniz gerekiyor. Uzun soluklu bir mücadele. Fakat günün sonuna baktığınız-da pozitif şeyler yaptığınız fedakarlıklardan fazla oluyor.
İzmir sizin için ne ifade ediyor?
Bu şehirde nasıl zamanlar geçirdiniz?Dediğim gibi İzmir bana ve aileme bir ev oldu. Açıkçası işten artakalan zamanlarda tıpkı bir İzmirli gibi yaşamaya çalıştık. Bu şehrin kolay bir yaşam tarzı var. Biz de bu yaşam tarzına kolayca adapte olduk. Yazın doya doya denizi yaşadık. Kış aylarında arkadaş-larla bol bol hoş vakit geçirdik. Bütün İzmir’i gezdik. Dostların gezdiği yerlere gittik, pazar günleri mangal yaptık. Şehrin en tanınmayan köşelerine bile gittik ve her defasında güzel insanlarla karşılaştık. Benim tarihe büyük bir ilgim var. Büyük bir tarihi dokuya sahip İzmir’in tarihini de burada yaşadığım süreçte araştırdım
İzmir’i tekrar ziyaret etmeyi düşünüyor musunuz?
Çok arkadaş bırakıyoruz arkamızda. Bu güzel günleri hatırlamak için tabii ki geri geleceğiz.