Hamilelik ve doğum normal bir süreç.

Hamilelik ve doğum normal bir süreç. Bu yolda bedeninize ve bebeğinizin sesine kulak verin

Doğum bir mucize… Bebeğin rahme ilk düştüğü andan ellerinizin arasına verildiği ana kadar yaşanan zorlu ama bir o kadar da özel bu süreçte, iyi bir hekimin size yol gösterici olması şart… İzmir’de suda doğum dendiğinde akla gelen ilk isim olan ve başarılı çalışmalarıyla adından söz ettiren Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Volkan Dede ile bilgi dolu bir röportaj yaptık, keyifli okumalar…

Bize kendinizi anlatır mısınız?

Kadın hastalıkları, doğum ve tüp bebek uzmanıyım. 9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 2002 yılında mezun oldum. Mezuniyetimin ardından, İzmir Ege Doğumevi Kadın Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 5 yıllık ihtisasımı tamamladım. Aslına bakarsanız, kadın doğum hekimliği sürecimin oğlumun doğumundan sonra başladığını söylemem yanlış olmaz. Çünkü her ne kadar işin eğitimini almış olsak da birer ebeveyn olarak gebelik sürecini, kaygı ve endişeleri yaşamak insana farklı bir deneyim kazandırıyor. Oğlum prematüre doğdu. Bu zorlu süreçte bir gebenin ve yakınınlarının tam anlamıyla neler hissettiğini, kaygı kelimesinin anlamını onun doğumunda kavradım. 33 haftalıkken doğan bir bebeğin dış dünyaya hazır olup olmadığını, neler yaşayacağını tam olarak bilemeyiz. Oğlumuzun dünyaya geldiği 15 günlük yoğun bakım sürecinden sonra hayatımız farklı bir yöne evrildi. Ben hastane ortamını bırakıp muayenehaneme geçtim, eşim işinden ayrılıp oğlumuzla daha çok zaman geçirmeyi seçti. Tüm bunları anlatma nedenim, hem ebeveynlik hem de hekimlik gelişimimin bu süreçle paralel olduğunu vurgulamak istememdir.

DSC_0590

Bu süreç sizi farklı arayışlara mı itti?

Evet, tüm bu yaşananlar bu alanda çalışan bir hekim olarak beni “Daha farklı ne yapabilirim?” sorusunu sormaya yöneltti. Ülkemizde ne yazık ki çok keyifli doğum hikayelerine fazla rastlamıyoruz. Oysaki hamilelik ve doğum hem bebeğin dış dünyaya hazırlandığı hem de annenin hormonlarının aktif olarak çalıştığı ve içgüdüsel olarak anne bebek bağlanmasının en üst seviyede olduğu bir dönemdir. Ben de “Bu özel dönemi ve bebeğin dış dünyaya merhaba dediği doğumu özel ve keyifli kılmak için neler yapılabilirdi?” sorusunun peşine düştüm.

Türkiye’de özellikle normal doğuma karşı niye negatif bakıyoruz? Bir gebe doğumdan neler bekler?

Doğuma ilişkin her kadının beklentileri farklıdır. Kimi kadın karanlık bir atmosfer isterken, bir diğeri gündüz gibi aydınlatılmış bir ortam ister. İşte bu noktada bize düşen anne adayının ne beklediğini, konuyla ilgili bilgi düzeyini tespit etmek ve tüm bunlara göre bir ekip kurup doğum planı oluşturmaktır. Anne adaylarının doğum sırasında aldığı destek çok önemli. Tabii, doğumun getireceği anlık durumlara da hazırlıklı olmak gerekir. Bazen işler beklediğiniz gibi gitmez. Ben bu duruma ‘bebeğin tercihi’ diyorum. Baktığınızda, Türkiye dünyada en çok sezaryen yapılan 5 ülkeden birisi… Ancak sezaryen oranının artması anne-bebek ölümlerini azaltmıyor. Bu da bu konuda başka önlemler alınması gerektiğini ortaya koyuyor.

DSC_0617Doğum sürecini nasıl tanımlıyorsunuz?

Doğum eşittir hayattır. Yani bizim doğuma bakış açımız, hayata bakış açımızdır. Ancak biz millet olarak biraz aceleciyiz. Doğumlarda en çok zorlandığımız kısım bu oluyor. Doğum zaten vücudun yapmayı bildiği bir eylem. Kendi bedeninize ve bebeğinize kulak vermeniz önemli. Ancak bu sürecin keyfini yaşayamıyoruz. Son yıllarda doğumun içine pek çok farklı unsur eklendi. Kalabalık aile üyeleri, masa süsleri, hediyelikler vs. Bu durum da hem anne adaylarını hem de bizi zorlar oldu.

Son yıllarda ‘doula’lık kavramını sık duyar olduk. Bize bu kavramı açar mısınız?

 İşe doğum politikalarını gözden geçirmekle başlamamız gerekiyor. İlk çözmemiz gereken konu gebelere doğum için gerekli fiziki koşulları sağlamak. Gebelere gürültüsüz, tek kişilik, yanında bir yakınının bulunabileceği ve gebenin ihtiyaçlarına göre dizayn edilmiş odalar ile başlamalıyız. Bu konuda ülkemizde son yıllarda ciddi bir ilerleme sağlandı ama hala yeterli değil. Diğer öncelikli konu ise doğum boyunca gebenin yanında kesintisiz birebir fiziksel ve psikolojik destek verecek ebe desteğinin sağlanması. Ne yazık ki ülkemizdeki doğum oranlarını karşılayacak yeterli doktor ve ebemiz yok. Ayrıca doğumda bilgi dışında tecrübe de çok önemli. Aynı hekimlik süreci gibi iyi bir ebenin yetişmesi de zaman alan bir süreç. Bu kısa bir zamanda çözebileceğiniz bir problem değil. Peki bu desteği karşılayacak elinizde yeterli sayı ve nitelikte ebeniz yoksa ise ne yapacaksınız? İşte o zaman devreye doulalık giriyor. Doulalık hizmetini doğumda gebenin fiziksel, ruhsal ve psikolojik ihtiyaçlarının karşılanması olarak tanımlayabiliriz. Bu sürece doğum öncesi ve sonrasını da katabiliriz. Doulalar asla tıbbi hizmet vermezler. Tıbbi hizmet sağlık personellerinin görevidir. Kısacası doulalar, doğumda gebeye destek veren profesyonel anne veya abladır. Biliyorsunuz, günümüzde doğum yaşı ilerledi, dolayısıyla bize her anlamda destek olan annelerimizin de yaşı yüksek oluyor. Bu noktada destek görevini doulalar devralıyor. Ancak altını çizmek isterim ki, doğum sürecinde gebenin ihtiyaçlarının karşılanması primer olarak doktorun ve ebenin işidir.

Doğal doğuma hazırlık için ne yapılmalı?

Öncelikle zamanlama bizim için son derece önemli. Gebelik planlıyorsanız öncesinde tüm kontrolleriniz yapılmalı. Gebelik planlamaya başladığınızda hayatınızı da buna göre planlayın. Aynı anda çok iyi bir eş, iş kadını ve hamile olamazsınız. Zaman zaman bazıları öncelik olarak diğerinin önüne geçecektir, buna hazırlıklı olunmalı. Gebeliğin ilk 3 ayı gebeliğe adaptasyon sürecidir. Özellikle bu dönemde kadınlar vücuduyla barışık olmalı ve yeni değişikliklere adapte olmakta zorlanmamalıdır. Ne yazık ki çok kontrollü bir kadın tipi var Türkiye’de. Hiçbir değişiklik olmadan ve sıkıntı yaşamadan bu süreci yaşamak istiyorlar. 18. haftadan itibarense eş zamanlı olarak doğuma hazırlık süreci başlamalıdır. Düşük veya ileride erken doğum sorunu olmayan gebelere bu süreçte spor yapmalarını öneriyoruz. Esnemek, meditasyon yapmak, nefesle gevşeyebilmek önemli. Bu dönemde kolay olan kilo alımını önlemek için yürüyüşler yapılmalı. Yine merkezimizde doğuma hazırlık eğitimleri organize ediyoruz, seminerler düzenliyoruz. Daha kolay bir doğum için önerilerimiz oluyor. Kısacası, doğumun doğal ve sağlıklı bir fonksiyon olduğunu hatırlatıyoruz. Ayrıca ebelerimiz gebelere ev ziyaretleri yapıyor, onlardan geri dönüşler alıyorum. Klinik içi ve klinik dışı ekibimiz var. Tüm bu ekiple gebenin doğumdan beklentisini göz önüne alarak doğum planı yapıyoruz. Kötü bir doğumun travmasını uzun süre atlatamayabilirsiniz. Doğum beklentilere göre yaşanmayınca ebeveynliğin ilk zamanları da kaygı dolu oluyor.

suda doğum

Kliniğinizde hangi hizmetleri veriyorsunuz?

Klinik olarak verdiğimiz hizmetlerin başında gebe takibi, doğum hizmeti, kısırlık, tüp bebek ve aşılama tedavileri var. İç klinik ekibimizde iki tıbbi sekreter ve hemşirelerimiz var. Menapoz hastalarının takip ve planlamaları, fiziksel ve psikolojik destekleriyle ilgileniyoruz. Jinekolojik hasta-ıkların tedavisi, genital estetik uygulamaları verdiğimiz hizmetlerden birkaçıdır… Tıp, multidisipliner bir çalışma alanıdır. Vücut bir makinenin çarkları gibi birbirini etkileyerek çalışır. Fiziksel olarak iyi bir durumda olsanız bile ruhsal olarak iyi olmadığınızda tedaviniz etkilenir. İşimiz aslında bu iş birliğini organize etmek… Danışanlarımıza; diyetisyen destekleri, fiziksel ve ruhsal seminerler, söyleşilerle bütüncül bir yaklaşım sunuyoruz. İlgilenenler tüm bu süreçlerle ilgili bilgilere sosyal medya hesaplarımızdan ulaşabilirler.

Suda doğumu İzmir’de yapan uygulayan doktorlardan birisiniz. Bize bu konuyu anlatır mısınız? 

Öncelikle şunu belirtelim; eğitimsiz ve ebesiz suda doğum olmaz. Başta söylediğim gibi gebeliğin başında bir araya geldiğimiz anne adayı ve ekibimizle bir doğum planı yapıyoruz. Aldığımız öngörüye göre eğer bu plana uygunsa suda doğum gerçekleşiyor. Her hastanenin buna elverişli bir sistemi yok. Bu yüzden portatif havuzlarımız var. Mahremiyet ve destek bu doğum şeklinde de önemli. Doğumun güvenliğinin sağlanması şart. O yüzden süreç kişiye özel ilerliyor. Tansiyon yüksekliği yaşayan gebelerde, bebeğin iri olduğu durumlarda, doktorun müdahale etme ihtimalinin yüksek olduğu hallerde, doğum yavaşladıysa, bebeğin kalp atışlarını çok sık takip etmek gerekiyorsa suda doğum ihtimali azalır. Ancak normal şartlarda suda doğum olasılığı yüzde 80’dir ve havuza girdiğimizde nadiren sudan çıkmak gerekir. Suda doğum için eğitim almak şarttır. Suda doğum, doğum süresinin kısalmasını sağlar ama doğurmanızı sağlamaz, sadece bir araçtır.

suda doğum2

Aynı zamanda tüp bebek uzmanısınız. Tüp bebek olasılığı hangi şartlarda oluşur?

Çocuk tedavisi kısmında çiftleri önce değerlendiriyoruz. Ön tarama yaptıktan sonra belli bir sebep bulunca ona göre tedaviyi oluşturuyoruz. Sıkıntı yaşayan çiftlerin üçte birinde sebebi bilinmeyen kısırlık söz konusu oluyor. Korunmasız ilişkide bir yılı geride bırakmış ve hamile kalamayan çiftlere ‘kısır’ diyoruz. Yumurta takipleri, çatlatma iğneleri, aşılama ve tüp bebek hizmetleriyle sonuca ulaşıyoruz. Bebek tedavisi sürecinde kişiye özel hizmet vermek lazım. Annele-rimizle aynı hayat şartlarında yaşamıyoruz. Gebelik ve doğumla ilgili süreçlerimiz de aynı değil. Bir çiftin neye ihtiyacı varsa onu vermek gerekiyor. Biz çiftlere ihtiyacı olan hizmeti veriyoruz. Örneğin çiftlerin gebe kalmakla ilgili, bebeği taşımakla ilgili, doğuramamakla ilgili sıkıntıları olabilir. Biz bu sıkıntılara çözüm sunuyoruz.


Bir Cevap Yazın