
ONLAR ERDİ MURADINA BİZ ÇIKALIM KEREVETİNE…
Geçtiğimiz hafta sonu Doruk Kaya ve Tuğana Savgı’nın nikah töreni için Kıbrıs Kaya Artemis Hotel’deydik. 3 gün 3 gecce kutlamaların yapıldığı düğün töreni için yaklaşık bin kişi oradaydık. Kaya Holding’in veliahtı Doruk Kaya yaklaşık 6 ay önce tanıştığı Tuğana Savgı ile resmen yıldırım nikahı yapar gibi 6 ay içinde tanıştı, sözlendi, evlendi. Severim böyle hızlı uzamayan işleri. Uzarsa tadı tuzu kalmıyor arızalar çıkıveriyor ortaya. Akıllı çocuk Doruk Kaya, “Sevdim, kraliçemi buldum” dedi ve evlendi. Kıbrıs yarımadasının da yeni gelini Tuğana Savgı Kaya oldu. Gerçekten düğünde bir kraliçe gibiydi Tuğana. Galler prensesleri halt etmişti Tuğana’nın zarifliği, kibarlığı karşısında. Yürüyüşü ile elini döndüre döndüre davetlilere sallayışı ile sevdiklerine gece boyunca attığı minik öpücüklerle ve en sonunda nikah memuruna “evet” yerine ‘’kabul ediyorum’’ deyişi ile hafızlara kazınan bir düğün oldu.
AĞIR SOSYETE DÜĞÜNÜNE DE DAVUL ZURNA YAKIŞIR
Düğünün organizasyonunu baştan aşağıya Vakko Wedding yaptı. Davetiye ile başlayan detaylar en son masa örtülerine kadar son vuruş olmuş. Davetiyede kullanılan dantel, masa örtülerinin bütün kenarlarına işlenmiş, saf keten masa örtüleri ve peçeteler zarif bir detaydı. Zaten 3 gün boyunca süren organizasyonda Cem Hakko kendisi bizzat ilgilendi müzikten tutun yanan mumlara kadar. Gelen davetlilerin hepsi çok ama çok şıktı. Ayrı bir özen göstermişti bu düğün için herkes. Salon iki ayrı bölümden oluşturulmuş ve kademeli yapılmış yani en arkada oturuyorum diye bir şey söz konusu olmadı. Herkes oturduğu yerden düğün pistini ve sahneyi gördü. Bu da güzel ve şık bir detaydı.
EBRU GÜNDEŞ DÜĞÜNE RENK KATTI
Düğünde sevgili Ebru Gündeş sahne aldı. İyi ki de aldı vallahi herkesi bir eğlendirdi, bir eğlendirdi sormayın; kendini piste atıp göbek atmayan kalmadı. Gerçi biraz ironik oldu ama. Bir tarafta ağır sosyete düğünü gibi giderken birden davullu zurnalı halay olunca biz de anlayamadık ne olduğunu. Sonunda ağır toplar heyttt deyip attılar peçeteleri yerlere başladılar oynamaya. Ee tabii adı üstünde düğün bu vallahi bende oynadım ne yalan söyleyeyim çok güzeldi çok. İyi ki varsın Ebru Gündeş sesinle, sahnenle ve enerjinle düğüne renk ve neşe kattın.
TUĞANA’NIN GELİNLİĞİ ÇOK KONUŞULACAK
Düğünde sevgili Doruk Kaya her konukla tek tek ilgilendi; masalarımıza geldi mutluluğunu paylaştı. Zaten salon dediğim gibi iki bölümden oluşmuştu kız tarafı ve erkek tarafının konukları olarak. Biz tabii ki erkek tarafında yer aldık. Tuğana Savgı’nın gelinliği çok kabarık olduğundan davetlilerin masalarına gidemedi zaten bunu da başında damat Doruk Kaya mikrofonla tüm davetlilere söyleyerek af diledi. Tuğana Savgı bir tek kendi davetlilerinin olduğu ön masalara giderek tebrikleri kabul edebildi yani biz erkek tarafı avucumuzu yaladık.
DÜĞÜNÜN EN ŞIK BİRİNCİ THE KADINI…
Düğünün en şık “The Kadınları”na gelince… Benim ilk tercihim sevgili Yasemin Kaya yani Kaya Ailesi’nin ilk göz ağrısı büyük oğulları Burak Kaya’nın eşi gerçek prenses Yasemin Kaya’nın kıyafeti idi. Saçının topuzu, gül kurusu rengindeki asil tuvaleti ve makyajıyla gerçekten “Muh-Te-Şem”di. Zaten Yasemin’i çok eski tanırım 2007 yılında Kıbrıs Kaya Artemis Otel’i ilk açtıkları Temmuz ayından hemen sonra Eylül ayında düğünlerinde vardım. Onların da 3 gün 3 gecce süren düğünleri olmuştu hala unutamam ne düğündü ama sahneye hem Ajda Pekkan hem de İbrahim Tatlıses çıkmıştı. Yaklaşık bin 500 konuk her birimiz bütün gecce yerimizde duramadık. Hele ben en son Semiramis Pekkan ile ayakkabılarımızı çıkarıp İbrahim Tatlıses eşliğinde halay çekişimizi hala unutamam. Çok tatlı, çok naif çok güzel, çok coşkulu bir düğün olmuştu. Burak ve Yasemin Kaya şimdi iki dünya tatlısı evlatları ile aynı mutlulukla devam ediyorlar evliliklerine; Allah bozmasın. Allah her evli çifti bir yastıkta kocatsın.
DÜĞÜNÜN EN ŞIK İKİNCİ THE KADINI…
Gelelim ikinci gecenin en şık THE KADINIMA. O da sevgili Ali Ünal’ın eşi Ayşegül Ünal’ın kıyafetiydi. Leylak rengindeki saçak saçak dökülen straplez, omuzdan askılı elbiseye bittim bayıldım bahar gibiydi. Saçıyla, makyajıyla “MuH-Te-ŞeM”din Ayşegülcüğüm.
DÜĞÜNÜN EN ŞIK ÜÇÜNCÜ THE KADINI…
Ve 3. THE KADINIM Erkan Petekkaya’nın eşi Didem Petekkaya’ydı. Mercan renkli sırtı açık ve dantel detaylı kıyafetin önce rengine bayıldım, sonra duruşuna. Didem’de de ne boy, ne pos var; maşallah benim diyen mankende öyle fizik yok; saçının topuzu ve duruşuyla harikaydı.
VE 3 GÜN GECCENİN EN ŞIK THE KADINI: SİTARE AKDİLEK
Gelelim 3.gün 3. geccenin her daim, her an en şık olan THE KADININA… Tabii ki Sitare Akdilek’ti. Gerçekten nefis bir gardırop ile gelmiş. Sabah, öğle, parti gecce kıyafetleri olaydı. Hele ki beach partide giydiği uçuk leylak sırtı bele kadar açık tulumu, o tulumun paçalarının volanları, saçlarını iki yanından örüp leylek rengi taktığı minik orkide çiçekleri, hasır şapkası, mini Chanel çantası, Hermes terlikleri ile olaydı olay. Kısacası 3. gün 3 geccenin THE KADINI MUH-TE-ŞEMDİN….
TADI DAMAĞIMDA KALANLAR
İki hafta önceki yazım okurlarım tarafından çok beğenilmiş, o kadar çok teşekkür maili aldım ki ben de çok mutlu oldum. Özellikle Urla’yı anlattığım, tanıttığım için ve daha fazla bilgi vermem için URLA URLA için ısrar etmişler. Bu nedenle tadı damağımda kalan yerleri yazmaya bu hafta da devam edeyim dedim. Urla’nın sırf kendisi değil etrafına yayılmış o kadar çok görülecek gidilecek yeri var ki size bunları da anlatmam lazım. Urla’nın hemen yanında deniz kenarı Urla İskelesi var ki tam bir balıkçı kasabası; hala dokusu bozulmadı inşallah da bozulmaz. Minicik limanında sıra sıra salaş balıkçıları, küçük küçük butik otelleri ile iki gün gidilip doya doya nefes alınır. Lezzetli Ege balıkları, Rum mezeleri yenir, denize bakan odalardan birinde kalınıp eski Karantina Adası’na bakıp keyif yapılır. Benim Urlam, İskele’m, Gelinkaya’m, Çeşmealtı’m işte böyle güzeldir. Boydan boya sahil boyunca denizin kenarına dizilmiş evleri, restoranları, balıkçılarıyla yaz-kış sizi kucaklar, yaz ayları ayrı, güzel kış ayları ayrı güzeldir. İki hafta boyunca kaldığım Urla’da müdavim olduğum bir yer vardı ki hala ambiyansı, yemekleri, servisiyle tadı damağımda kaldı. Buranın adı Deniz Altı Port. İki kardeş işletiyorlar bu güzel mekanı; Doğan ve Sezer Dermenci kardeşler.
Denizaltı Port ünlülerin uğrak adresi olmuş…
Denizaltı Port’u akşam yemeklerim ve sabah kahvaltılarım için o kadar sık tercih ettim ki ama her gidişimde hemen hemen bir ünlüyü orada gördüm. Sevgili Hakan Aysev eşi ile birlikte gün aşırı oradaydı, İzmir’in ünlü simaları sevgili Şenay Düdek, Nalan Altınörs, Ayhan Sicimoğlu, Sunay Akın, Tanju Çolak, Feyyaz Uçar, Mesut Yar, Aziz Kocaoğlu ve daha ismini yazmakla bitiremeyeceğim birçok ünlü-ünsüz lezzetsever 2 yıl önce açılan Denizaltı Port’un müdavimi olmuşlar, eee tabii bir de ben 😉
Denizaltı Port’a gittiğinizde mutlaka ama mutlaka Girit mezelerinden yemeninizi tavsiye ediyorum. Özellikle sıcak Ege otları kavurması favorim. Balıkları, etleri nefis ama bir de kahvaltısını denemelisiniz; özel ev yapımı hakiki reçelleri olay, özel ev yapımı peynirleri, organik zeytinyağı, domatesleri, biberleri, köylü kadınların özene bezene yaptığı katmerler, gözlemeler, kol börekleri olay olay, şu an bu yazıyı yazarken iştahım nasıl tavan yaptı anlatamam.
Ambiyansıyla, yemekleriyle, içeride çıtır çıtır yanan şöminesiyle, eski taş plaktan çalan nostalji plaklarıyla anlatılmaz, gidilip yaşanır.
Ben doyamadım inşallah Urla Enginar Festivali için gittiğimde ilk durağım burası olacak. Hele hava güzelse deniz kenarında tahta sandalyelerin üzerinde kahvaltımı edip demleme çayımı içersem işte bu muhteşem olur.
Kısacası Urla’ya gidilir, yaşanır; balıkçılarında balık yenir, küçük otellerin birinde bir gece de olsa kalınır. Nefes almak için haydi Urla’ya…
İZMİR GÜZELYALI’DA BİR SÖĞÜŞÇÜ
Tatilim sırasında ara ara İzmir’e söğüş yemeğe gittiğim doğrudur. Ama söğüşün en babası, en güzeli en lezzetli adresi Güzelyalı’da Söğüşçü Aco. Amman tanrım mutlaka gidip yemeniz gerek bayılacaksınız. Güzelyalı öyle güzel olmuş ki anlatamam; hem deniz tarafı, hem arka cadde tarafı panayır alanı gibi… Sıra sıra manavlar, küçük butik patiserieler, küçük lokantalar, kömürde kumru sandviç yapan büfeleri ile Güzelyalı gidilesi zaman geçirilesi bir yer olmuş.