2001 yılında başladığı plastik cerrahi maratonuna Almanya ve Avusturya’da bazı kliniklerde çalışarak devam eden Op. Dr. Sema Özden, memleketi İzmir’e Alsancak’ta açtığı klinikle dönüş yaptı. Özden, meslek hayatında yürüttüğü çalışmaları ve kliniğinde gerçekleştirdiği uygulamaları okuyucularımız için yanıtladı…

Op. Dr. Sema Özden’i ve kliniğinizin hikayesini sizden dinleyebilir miyiz?
2007 yılında İzmir Alsancak’ta başladığım özel muayenehane yaşantıma üniversite öğretim üyeliği yaptığım sırada ara verdim. Daha sonra İstanbul Nişantaşı’nda özel kliniğimi yeniden kurdum ve halen İzmir Alsancak’ta Op. Dr. Sema Özden Kliniği ile tam gaz devam ediyorum. Hastalarım ağırlıklı olarak yurt dışından ve sağlık turizmine katkıda bulunuyorum.
Merkezinizde hangi uygulamaları ve hizmetleri bulabiliriz?
Merkezimiz, estetik cerrahi uygulamaların ağırlıklı yapıldığı bir merkez… Ameliyatsız estetik uygulamalarda da sadece dünyanın en iyi markalarından oluşan ürünlerle dolgular, botokslar, saç ve yüz mezoterapileri ve H100 gençlik aşılarını uygulamaktayız. Uygulamaların tamamı tarafımdan yapılmaktadır.
Uzun süre meslek hayatınızı İstanbul’da sürdürdükten sonra memleketiniz İzmir’e dönüş yaptınız. Bu dönüş yolculuğunun hikayesini sizden dinleyelim mi?
İstanbul’a bir üniversite hastanesinden aldığım davet üzerine gitmiştim. Öğretim üyesi olarak bir süre çalıştıktan sonra Nişantaşı Valikonağı Caddesi üzerinde kendi kliniğimi kurdum. Sağlık turizmine başladım ve dünyanın her yerinden hastalarım oldu. Bu hastalarım kliniğimizden oldukça memnun ayrılıp arkadaşlarını da yönlendirmeye başladılar. Ancak İstanbul’da yaşanan yeni hava limanı kaosu; ticari taksilerin, otellerin ve bazı hasta simsarlarının yeterince güvenilir hizmet vermemeleri nedeniyle İzmir’den sağlık turizmine devam etme kararı aldım. Bu kararı almamda İzmir’in güneşli, tatil beldelerine yakın, temiz ve güvenilir bir şehir olması, direk uçuşların sıklığı oldukça etkili oldu.
Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi alanında uzmalığınız olsa da bildiğimizve okuduğumuz kadarıyla teziniz deri kanserleri üzerine… Bu alanda dünyanın her yerinden kanserli hastaları ameliyat etmişsiniz, bu konuda neler söyleyeceksiniz?
Evet tezim non melanoma deri kanserleri üzerine… Bilinen deri kanser türlerinden binlerce hasta operasyonlarında bulundum ve söyleyebileceğim en temel şey; her şeyde olduğu gibi güneşin de azı karar fazlası zarar…
Dünyayı her geçen gün daha çok kirletirken buna bağlı olarak pek çok sorun gelişiyor. Bunlardan biri de güneş ışınlarının zararları… Bu konuda neler yapabiliriz, derimizi nasıl koruyabiliriz?
Bilindiği gibi dünyamızı çevreleyen ozon tabakası kalınlığı günden güne azalmakta, ülkemizin üzerinde bulunduğu paralel ve meridyenleri göz önüne alırsak kendimizi güneş ışınlarına fazlaca maruz bırakmamalıyız. Özellikle açık tenli, açık renk gözlü ve deri yapısı hassas ve ince yapılı olanların mutlaka hem kimyasal hem mekanik koruma yapmalarında fayda bulunmaktadır. Üzülerek belirtmek durumundayım ki non melanoma deri kanserlerinin bilinen tek tedavisi cerrahidir.
İzmir yaz aylarında çok sıcak oluyor. Dolayısıyla bazı uygulamalar gerçekleştirilemeyebiliyor. Yaz öncesi ve sonrasında dikkat edilmesi gereken uygulamalar neler? Hangi uygulamalar sonbaharda yapılabilir?
Yazın sıklıkla güneş gören alanlarda ameliyat yapmaktan kaçınmaktayız. Bunun en büyük nedeni güneşe maruz kalan kesi yerlerinde hipo veya hiperpigmente izlerin kalma olasılığıdır. Yüz ve boyun germe, göz kapak estetikleri veya estetik amaçlı ben alma gibi… Bu ameliyatları mecbur kalmadıkça kış aylarına bırakıyorum. Ayrıca ameliyatsız estetik yöntemlerden de yüz gençleştirici travmatik uygulamaları (fraksiyonel laserler, dermapenler, kimyasal peelingler vb) benzer nedenlerle kış ayları-na saklıyorum.
Almanya ve Avusturya’da bazı klinikler-de çalışma fırsatı yakalamışsınız. Bize bu çalışmalardan da bahseder misiniz?
Ülkemde gördüğüm estetik cerrahi eğitimimden sonra Almanya, İsviçre ve Avusturya’da kendi alanlarında oldukça başarılı uygulamalar yapan kliniklerde ve hocaların yanında deneyimlerimi artırdım. Ayrıca kendime ait teknikler geliştirme ve laser-vaser sistemleri gibi son teknoloji cihazları tanıma ve başarıyla kullanma şansı yakaladım.

Lazer sistemlerinde de oldukça fazla eğitim ve tecrübeye sahipsiniz. Son dönem-lerde lazer sistemleriyle yapılan pek çok uygulama olduğunu biliyoruz. Bu konular-da dikkat edilmesi gerekenler neler?
Laser sistemleri kullanımında oldukça ustalık gerektiren teknolojilerdir. Bilindiği üzere laser ışınları sonsuza giden ışınlardır ve her bir dalga boyu belli kromoforlara ve hücrelere spesifiktir. Örneğin, sıklıkla kullandığım laser lipoliz sistemleri belli joullerde sadece yağ hücrelerine spesifiktir ve yağ hücresini patlatır, damar-sinir gibi diğer yapılara zarar vermezler. Her alanda olduğu gibi estetik cerrahide de teknolojilerden faydalanmak daha iyi ve estetik sonuçlar alınmasını sağlamaktadır. Burada önemli olan teknolojk cihazın orijinal marka olması ve kullanıcının yeterli eğitim ve tecrübede bu cihazı eline almasıdır. Aksi takdirde sonuç hüsran olabilir.
Mesleğinizde önceliğiniz nedir ?
lığını ön planda tutarım. Estetik cerrahide öncelikli sorum şu olur; hastam bu operas-yona uygun mu, bu operasyondan fayda görür mü? Nasıl bir teknik ve yöntemle hastama maksimum fayda sağlayabilirim? Her zaman hastama özel ameliyat plan-larım, planladığım ameliyatımı hastamla ameliyat öncesinde yaptığımız son konsültasyonda da mutlaka konuşuruz. Kalacak izler, kaç gün hastanede yatacak, kaç günde günlük hayatına veya işine dönecek, tüm detayları netleştirmeden ameliyata girmem.
Her alanda olduğu gibi işin ehli insanlara uygulama yaptırmak önemli. Ancak günümüzde pek çok alandan kişinin özellikle estetik ve dermokozmetik uygulamaları gerçekleştirdiğini görüyoruz. Ne düşünüyorsunuz?
sene tıp eğitimi sonrası 6 sene ihtisas yapıyor ve üzerine mecburi hizmete gidiyoruz. Yetmiyor gerek yurt dışı gerekse yurt içinde sürekli eğitimlere katlıyor ve kendimizi geliştirmeye çalışıyoruz. Bunların hepsi hastalara en sağlıklı ve en bilimsel hizmeti verebilmek adına yapılıyor. Günümüzde maalesef hasta simsarları, komisyoncuları, adına klinik denen ancak doktor bile olmayan çalışanlar tarafından ameliyatlara ikna edilenler hatta ameliyat edilenler, sağlıksız ortamlarda ruhsatsız yerlerde içeriği veya markası bilinmeyen maddelerle uygulamalar yapanlar ve ucuz diye yaptıranlar sağlığını, hatta canını kaybedebiliyor. Önerim, her zaman doktorunuzla yüz yüze konuşmanız ve karşılıklı güven alacağınız yerde ameliyat veya uygulama yaptırmanızdır.
Bir uzman olarak insanlara baktığınızda yüzlerinde ve vücutlarında her kusuru farkediyor musunuz? Her kusurun düzeltil-mesi gerekiyor mu sizce, güzellik bir bütün müdür?
Güzellik göreceli ve çağdan çağa değişen bir kavram. Geçen sene konuşmacı olarak katıldığım bir sempozyumda tam da bu konuya değinmiştim. Öncelikle estetik yapılacak hastanın kendini iyi tanıması ve uygulama veya ameliyat sonrası kendisini nelerin beklediğini, beklentisinin ne olaca-ğını iyi analiz edip doğru anlatması önemlidir. 20 yılı aşkın süredir plastik cerrahi camiasındayım ve her zaman şunu söylerim; benim için önce sağlık, sonra estetik gelir. Olur olmaz beklentilerle veya bozuk psikolojiyle ameliyata girmek sonuç ne olursa olsun gerek hastayı gerekse doktoru mutlu etmeyecektir. Bunun yanında hastanın ameliyat öncesi iyi dinlenmesi, doğru tanı konması ve doğru planlama yapılması, her şeyin en baştan doğru anlatılması en doğru ve sağlıklı sonuca kavuşturacaktır. Bunun için her hastama ameliyat öncesi yeterli zamanı mutlaka ayırırım.
Özellikle yüzde ifadelerin değişmemesi ve doğal kalması nelere bağlı?
Kullanılan ürünlerin sağlığa uygun ve kaliteli olması, uygulayıcının uzmanlığını almış ve tecrübeli hekim olması iyi sonuca ulaşmada çok önemlidir.
İş dışında doğaya ve spora hayli zaman ayırdığınızı biliyoruz. Biraz bahseder misiniz?
Öncelikle bir doğa aşığıyım, açık havada yapılan tüm sporları severim. Hafta sonları beni MTB ile dağlarda, ormanlarda gezerken veya denizde yüzerken görebilirsiniz. Ayrıca bir dönem otomobil sporlarına düşkündüm, hız tutkumu bilmeyen yoktur. En önem verdiğim konu ise sokak hayvanları ve ağaçların korunmasıdır. HAYTAP ve TEMA üyesiyim. Elimden geldiğince hayvanları korumaya ve kurtarmaya çalışı-yorum. Evde 3 sokak kedimiz var, eşim ve ailem bu konuda en büyük destekçim.