Emre Erdemoğlu ile Özel Röportaj

emre erdemdglu

emre erdemdglu Ünlü tasarımcı Emre Erdemoğlu başarılarıyla adından söz ettirmeye devam ediyor. Erdemoğlu, “Penguin” adını verdiği ve Mercedes-Benz Fashion Week Berlin’de İlkbahar -Yaz 2016 kapsamında sunacağı koleksiyonunu, Deri Tanıtım Grubu’nun da desteğiyle hazırladı. Ünlü modacı, incelik ve titizlikle yaptığı seçimlerle tasarladığı, beğeni, zevk ve yeteneğini konuşturduğu yeni koleksiyonunda yeşil, turkuaz, pembe ve pudra tonlarını lacivert ile buluşturdu.
Vogue Italy ve Deri Tanıtım Grubu işbirliğinde gerçekleşen önemli bir projeye de imza atan ve aynı proje kapsamında Ocak ayında İtalya’da koleksiyon lansmanını gerçekleştiren başarılı tasarımcının bu yeni koleksiyonu şimdiden merakla bekleniyor. Her sezon olduğu gibi bu sezon da koreograisini Öner Evez’in üstlendiği deilenin müzikleri Oben Budak imzasını taşıyacak. Aksesuarlarda Puma ile çalışan başarılı modacı yeni koleksiyonun ilişkin duygu ve düşüncelerini Diva’nın 12. Yıl Özel Sayısı için okuyucularımızla paylaştı.

Yeni koleksiyonunuz ilk kez Berlin MBFW’de olacak. Sizi neler bekliyor?
Ben ve ekibim bunun için çok heyecanlıyız. Çok dinamik, renkli, keyili bir koleksiyon hazırladık. MBFWB’de ilk deilemiz olacak. Koleksiyonumun enerjisine çok inanıyorum. Herkesin keyile izleyeceği bir show hazırladık.

Üniversitede ders verdiğinizi öğrendik. Hangi konularda ders veriyorsunuz?
Uzun zamandır farklı üniversitelerde ders veriyorum. Moda tasarımı, markalaşma, koleksiyon hazırlama süreci ile ilgili dersler veriyorum. Genç yeteneklerle birlikte olmak hoşuma gidiyor. Onlarla beyin fırtınası yapmak çok keyili.

Herhangi bir gününüz nasıl geçiyor?
Sabah uyandığımda bir gün önceden yapılan programımı okur ve kendimi o güne adapte etmeye başlarım. Koleksiyon hazırlama süreci son derece yoğun ve stresli bir süreçtir. Bunu sağlıklı yönetebilmeniz için güne mutlu uyanmanız gerekir. Ajandama göre hareket etmeyi severim. Daha planlı-programlı oluyor her şey… Vaktinizi iyi kullandığınız zaman aslında her şeemre erdemoglufyi daha kolay yönetiyor, bunun yanında kendinize de vakit ayırabiliyorsunuz. İşim gereği çok sık seyahat ediyorum. Yeni yerler, yeni insanlar, yeni yapılar keşfetmeyi seviyorum. İlham kaynağı olabilecek doneler arıyorum.

Türkiye’de moda olgusu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Çok gelişen, değişen bir ülkeyiz. İlham kaynağı olabilecek koskocaman bir tarihimiz var. İstanbul çok kozmopolit, farklı kültürleri bünyesinde barındıran, özel bir şehir.

Türkiye sizin gibi başarılı modacılara destek veriyor mu?
Türk tasarımcıların en büyük destekçilerinden biri olan Ege İhracatçı Birlikleri (EİB), Türk tasarımcısına ivme kazandıran bir çok moda olayında öncülük ederek markalarımızın büyüme ve gelişmesinde önemli rol oynuyor. EİB’nin her sene düzenlediği moda tasarım yarışmalarından birinde ben de ödül almıştım. Sonrasında da tüm destekleriyle hep yanımda oldular. Markamı ilk kurduğum yıllarda, İTKİB’in desteğiyle”İstanbul Fashion İncube” bünyesinde yer alarak, işinde çok profesyonel bir ekipten danışmanlık hizmetleri alarak markalaşma sürecimi gerçekleştirmiştim. İşin bir çok sancısını sağlam bir ekip yanımdayken atlattığım için şu an çok daha profesyonel yaklaşabiliyorum.
Turkish Leather Brands de Türk derisine ve Türk tasarımcılarına ciddi destekler veriyor, işbirlikleri yapıyor. Yaptığımız iş birlikleri markalarımızın uluslararası platformlarda yer almasını sağlıyor.

Tasarımlarınızı hazırlarken genelde nelerden ilham alır, nelerden beslenirsiniz?
Benim için hedef kitlem her zaman önceliklidir. Oluşturduğum hikayedeki karakterlerle hedef kitlem arasında bir bağ oluştururum. Bu dengeyi kurmayı başardıktan sonra,  “Concept Board”umu hazırlarım.
Hazırladığım sezonun temasını belirlemeden önce, anahtar kelimelerimi oluştururum. Bunların anlamlarına dair, tarihsel boyutundan günümüzdeki yerine kadar araştırmalar yaparım.
Anahtar kelimemin sanata, spora, yaşama etkisini araştırırım. Hikayemin içerisine girecek ana ve ara renkleri belirlerim. Konseptimle ilgili yeterince araştırma yaptıktan sonra ortaya çıkan kimlik yüzümde tebessüm oluşturup beni heyecanlandırırsa, doğru yolda olduğumu gösterir.
İşte bu yüzden bütün koleksiyonlarımın dili oluyor. Söyleyecek bir şeyleri, anlatacakları oluyor. Hikaye tadında oluyor…


Bir Cevap Yazın