Kollajen, hyaluronik asit ve elastin cildimizde var olan önemli yapıtaşlarıdır. Çocukluk ve gençlik dönemlerinde vücudumuzda ve cildimizde bol miktarda bulunduğu icin güzel, taze, canlı ve genç görünmemizi sağlarlar. Bu güne kadar genç görünmek ya da gençleşmek adına yapılan uygulamalarda ve söylemlerde devamlı kollajen üretiminden ve hyaluronik asitten söz edilmiş ve elastin hep gözardı edilmiştir. Elastin, aminoasit ve peptidlerden oluşan ve bağ dokusundaki en yaygın hücre olan ibroblastlar taraından üretilen bir yapı taşıdır. Elastin derinin üretken tabakası olan ‘dermis’ dediğimiz alt tabakada bulunur ve cildin elastik, esnek olmasını sağlamaktadır. Kollajen cildin dolgunluğundan ve dayanıklılığından, hyalürunik asit dolgunluk ve nem dengesinden sorumlu iken, elastin cildin sıkılığından ve lastik gibi esnek kalmasından sorumludur.
Yaşlandıkça cildimiz dolgunluğunu, nemini, dayanıklılığını ve elastikiyetini kaybetmektedir. Bunun sebebi de kişi yaş aldıkça cildimizin kollajen, hyaluronik asit ve elastin dediğimiz yapıtaşı miktarlarının azalmasıdır.
Eksiksiz bir cilt tedavisinde hyaluronik asit, kolajen ve elastinin yeri çok önemlidir. Cildimizi çekip gerdiğimizde eski haline dönmesini sağlayan madde elastindir. Cildimizin bu yapı taşları eksildikçe, tedavi sürecinde ‘Bu maddeleri nasıl yerine koyabiliz?’ sorusu en önemli soru olarak karşımıza çıkmaktadır.
Hepimiz kaybettiğimiz hyalüronik asit, kollajen ve elastin içeriğimizi, bu maddeleri içeren kremleri kullanarak gidermeye ve cildimizi tedavi etmeye calışıyoruz. Oysa içeriği ne olursa olsun, deriye dışarıdan sürülen herhangi bir krem hücresel düzeyde tedavi sağlayacak miktarlarda derin tabakalara inememekte, sadece cildimizin yüzeyinde ince bir ilm tabaka oluşturarak epidermal tabaka denilen yüzeyel katmanı nemlendirmekte, cildi tedavi etmeden güneş, rüzgar ve toz gibi dış etkenlere karşı cildimizi koruyabilmektedir. Oysa yıpranan ve yaşlanan cildin tedavisi sadece korumanın ötesinde başka bir şeydir. Yaşlanan cildi gerçek anlamda tedavi edebilmek için zamanla eksilen yapıtaşlarını, gerekli vitamin ve mineralleri mutlaka derinin içine bir şekilde enjekte etmek gerekmektedir.
Hyalüronik asit eksikliği en etkili biçimde bu maddeyi içeren dolgu maddeleri ile doğrudan giderilebilmektedir. Unutulmaması gereken nokta yüzünüze uygulayacağınız hiçbir nemlendirici krem hyaluronik asit enjeksiyonları kadar etkili ve değildir.
Yine yaşlandıkça eksilen pek çok besleyici madde ve vitaminler, bu maddelerin mezoterapi uygulaması yoluyla doğrudan cilt içine verilmesi şeklinde yerine konabilmektedir. Kollajen ve elastin eksikliğinin giderilmesi ise uygulama bölgesine bol miktarda kök hücre ve büyüme faktörleri taşıyabilen PRP ve yağ enjeksiyonları ile mümkün olabilir. Kollajen ve elastin eksikliğinin giderilmesi için yardımci yöntemlerden biri de cilt altı eriyebilen iplik uygulamalarıdır. Bu yöntemde içinde ince ipler bulunan çok ince iğneler cilt altına yerleştirilir, iğneler geri çekildiğinde ipler cilt altında kalmaktadır. Bu ipler deri altına değişik şekillerde yerleştirilmektedir. Yerleştirildikleri bölgede 14 gün içinde eriyerek vücudun verdiği tepkiye bağlı olarak bir iyileşme prosedürü başlatmaktadırlar. Bu iyileşme yeni kollajen ve elastin yapısı meydana getirerek tedavi sağlamaktadır.
Yine bu amaç ile kullanılan etkili yöntemler arasında; ultrasonik gençleşme ve radyofrekans uygulamaları vardır. Cilt altına odaklanmış ultrason ve radyofrekans tedavileri yapıldığı zaman, derinin gerekli katmanlarında kollajen ve elastin lifIerin sayısını arttıran bir iyileşme süreci başlatmakta, bunun sonucunda cildimiz dolgun, gergin ve esnek hale gelebilmektedir.