MILANO MODA HAFTASI’NDA DİKKAT ÇEKENLER
Milano Moda Haftası’nda bu sezon öne çıkan markalar arasında Marni, Missoni, Moschino ve Dolce Gabbana var. Moda haftalarının ardarda sıralandığı son günlerde tasarımcılar yaratıcılık konusunda sınırları zorlarken, akıllarda ‘bunları kim giyecek’ şeklinde sorular belirebiliyor. Tabii ki bir moda şovunu sadece PR amaçlı olarak kullanan ve asıl koleksiyonlarını sahneye taşımayan çok fazla tasarım markası bulunuyor.
Missoni, geçen sezonda kullandığı, seksenlerin pop kültür ilhamından esinlendiği tasarımlarının ardından daha minimal ama tabii ki markanın imzası olan çizgilerden vazgeçmediği bir koleksiyon sergiledi. Kolon formunda kalıpların, yağ sarısı, beyaz, Akdeniz Seramik Mavisi renklerle buluştuğu seride gözler efsanevi ‘Missoni Zigzagları’nı arıyordu. Markanın yaratıcıları da artık rutinden sıkılmış olsa gerek, bu sezon bana göre çok daha genç bir hedef kitleye yönelmiş gibi görünüyorlar. Amalfi kıyısında, uzun bir İtalyan öğle yemeğinin ardından başlayan defilenin ana esin kaynağı Afrika kabile desenleri olmuş. Zig zag kullanımını çok aza indirgemiş olmaları markanın kimliğinden birşey kaybettirmemiş ve yine ilk bakışta bunun bir Missoni defilesi olduğunu tahmin etmek hiç de zor olmuyor.
MARNI YİNE HARİKA!
Yıllardır hayranlıkta takip ettiğim ve en sevdiğim markaların başında gelen Marni, sadelikle sıkıcılığı asla bir araya getirmediği ve karıştırmadığı için bu kadar başarılı olabilir mi? İlkbahar-Yaz 2016 defilelerinin sergilendiği Milano Moda Haftası’nın son gününde gerçekleşen Marni defilesinin ana ilham kaynağı ‘blok renkler ve logolar’ oldu. Bal peteği ve yuvarlak formlarda, nakış şeklinde tasarlanan logo esintili elbiseler sarı, kırmızı, mavi ve bej renk kartelasının muhteşem uyumuna dayanıyordu. Aydınlık gece elbiselerinde uzman olan marka gelecek yaz için bayanlara muhteşem formda çantalar da vaad etti. Sarı ve siyah derinin bir arada kullanıldığı ve geometrik metal saplara sahip bu çantalar gerçekten bir hayranlık objesine dönüşebilir. Marni’nin kreatif direktörü Consuelo Castiglioni’nin bir tasarım oyunu objesine dönüştürdüğü koleksiyonda, aksesuarların nerede bitip elbisenin nerede başladığını anlamak gerçekten zor. Özellikle geometrik, parlak pilexi küpeler çocukluğumuzdaki legoları en çok anımsatan parçalar arasında…
MOSCHINO TÜRK
KADININA GÖRE DEĞİL
Aykırılık yaparak çok öne çıkamayan biz Türk kadınları bunu başarmak için sıklıkla bol pullu elbiseler tercih ediyor. İşte bu yüzden Jeremy Scott favori tasarımcılarımız arasına sadece Adidas ile yaptığı işbirliği nedeniyle girebilir. Geçen seneki Barbie temalı pembelere boğulmuş elbiselerin tek kullanıcıları sanki çılgın bloggerlarmış gibi geliyor. Bu seneki koleksiyonunda trafik işaretleri ve asfalt yollardan ilham alan Scott, Moschino kadınını bir trafik levhasına dönüştürmek istemiş. Ama başarılı olmuş mu? Bana göre PR açısından çok güçlü, tasarım açısından çok zayıf ve giyilmesi güç bir koleksiyon. Mercedes Benz Fashion Week İstanbul’da herhangi bir tasarımcının bu kadar iddialı olması durumunda başına neler gelir veya neler gelmez tahmin edebiliyorum. Ama eğer Moschino gibi köklü bir marka söz konusuysa ‘Delidir ne yapsa yeridir’ felsefesi hakim oluyor.
DOLCE GABBANA: “Italia is Love” ismini verdiği koleksiyonunda dünya turundan referanslar kullandı. Romantik görünümden ödün vermeyen tasarımcılar bu sezon el işçiliğinde son nokta sayılabilecek, zanaatkarların elinden çıkma koleksiyon ile yine bizi büyüleyip, delirtmeyi başardılar.
Renk uyumu konusunda çok taktir ettiğim koleksiyonun her bir parçasını hazırlamak aylar sürmüş gibi görünüyor. Çiçek nakışının ağırlıklı olduğu siyah tüller, geçen sezon kullanılan gül nakışlı desenlerin geliştirilmiş versiyonu gibiydi. Bazı mankenlerin çift çanta taşıdığı, kırmızı deri ayakkabılara büründüğü görüntüler ve defile öncesinde hazırlanan meyve tabaklarının süslediği masalar defilenin en çok konuşulan detayları oldu.
