Asuman Akay “hobilerim yaşam şeklim haline geldi”

Yaşadığı yerleri güzelleştiren, dokunuşlarıyla mekanlara hayat veren Asuman Akay, dost ve aile tavsiyeleri üzerine başladığı mekan tasarımlarında farklılıklar yaratmaya devam ediyor. Renklerle oynamayı çok seven ve farklı tarzları bir arada kullanmaktan hoşlanan İzmir’in sevilen ismi Asuman Akay, bizi kırmadı; büyük bir emek, özen ve keyifle döşenmiş evinin kapılarını Diva okuyucularına açtı. Karakterini yansıtan ve çizgileriyle göz dolduran evinde ekibimizi ağırlayan Akay ile çok keyifli bir röportaj yaptık…

Asuman Hanım, dokunduğunuz mekanlar kendini hemen belli ediyor. Tasarımlarınızda Asuman Akay izini sürebiliyoruz. Çalışmalarınızdan bize bahseder misiniz?

Mekan tasarlamak her zaman çok büyük ilgi duyduğum bir alan oldu. Çocuk yaşlarda başlayan resim tutkum, el sanatlarına olan merakım, yurt içi ve yurt dışı seyahatlerinde gördüklerimden ve yaşadıklarımdan etkilenip tuttuğum notlar, yıllardır dikkatle incelediğim dekorasyon dergileri, katıldığım kurslar ve en önemlisi hayal gücüm beni mekan tasarımlarına itti. Bu işe, tabii ki önce kendi yaşadığım mekanları tasarlamakla başladım. Sonuçları gören dostlarım ve aile üyelerimiz de kendilerine yardımcı olmam konusunda zaman zaman bana danıştı, ben de seve seve yardımcı oldum. AKY Yapı’nın sahiplerinden eşim Recep Akay da inşaat sektöründe yer aldığı için beni bu konuda destekledi ve yardımcı oldu, kendimi bu alanda geliştirdim. Binalar ve mekanlar beni hep çok heyecanlandırıyor. Hayalini kurup kağıda döktüğüm bir çizim, gözümde üç boyutlu olarak canlanıyor ve sonucu bir an önce görmek için meraklanıyorum. Bu bir avize, mobilya, mutfak da olabilir, dış cephe tasarımı da olabilir. Detaylarla uğraşmayı ve bu ayrıntıların yaşamın içinde işlevsel hale gelmesini çok seviyorum.

DSC_0158

Tasarımlarınızda önem verdiğiniz unsurlar neler?

Bana göre iç ve dış dekorasyondaki görsel şölen çok önemli. Fakat bir yapıda veya mekanda güzellikler süslemelerde değil, işçilikte ve kaliteli malzeme seçiminde ortaya çıkıyor. 

Tasarımlarınızda hangi tarzı kullanmayı seviyorsunuz?

Yaşım çok daha gençken tezattır ki klasik dekorasyondan hoşlanıyordum. Ancak şimdi öyle değil. Gitgide daha modern tarza doğru kaymaya başladım. Gündemi ve trendleri yakından takip ediyorum. Tarzımı artık ‘dömi klasik’ olarak ifade edebilirim. Yalın çizgiler, gözü yormayan tasarımları artık daha çok seviyorum.

Siyah ve beyazı bir arada kullanmayı seviyorsunuz…Siyah ve beyaz tüm asilliğiyle evinizde de kendini gösteriyor ve bu mükemmel uyum gözler önüne seriliyor. Yaşadığınız evi nasıl dizayn ettiniz?

Yıllarca kullandığım klasik parçaları şimdiki zamanın trendlerinden esinlenerek yeniden yorumlamaya çalıştım. İşlevselliği, ergonomiyi ve estetiği göz önünde bulun-durarak modernle buluşturdum. Ortaya keyifli bir mekan çıktığını düşünüyorum. Bahsettiğiniz gibi siyah ve beyaz ikilisini kullanmayı genelde seviyorum. Yaklaşık 12 yıl önce bizim de uzun süre içinde yaşadığımız müstakil evimizde ilk olarak bu iki rengi kullandım. Gelen tepkiler siyah ve beyazın zor renkler olduğu yönündeydi, ancak ortaya güzel bir sonuç çıktı.

Birlikte çalıştığınız bir ekibiniz var mı?

Tabii ki, aile şirketimiz bünyesinde çalıştığımız mimar ve mühendislerden oluşan bir ekibimiz var. Uzun yıllardır ben de onlarla dirsek dirseğe çalışıyorum. İlgimi daha ziyade dış cephe mimarisi ve bahçe peyzajı çekiyor. Bugüne kadar veranda, kamelya tasarımlarım oldu; iç mekan, banyo ve mutfak tasarımları da yaptım. Ancak işin teknik yönüyle ilgili teknik ekibimizden her zaman destek alıyorum. Hobi olarak başladığım tasarım serüveninde birlikte ilerliyoruz.

İlk çalışmanız neydi?

İlk olarak 21 sene önce kızımın doğumunu beklerken ona bir bebek odası takımı çizdim ve imal ettirip kullandık.

IMG-20190319-WA0003

Sizi buna iten ne oldu?

Aradığımı, aklımdaki tasarımı bir türlü bula-madım. Benzer şeyler ise çok yüksek fiyatlıydı. Eşime “Biz böyle bir şey yapabiliriz” dedim. O da sağ olsun ki beni onayladı. O takımı yıllarca severek kullandık. Kendi mobilya atölyemiz yok, ancak güvendiğim mobilyacılarım var. Yaptığımız çalışmalar her eve özel bir elbise gibi özel oluyor, bir eşi daha bulunmuyor.

Boş zamanlarınızda neler yapıyorsunuz?

Her zaman el sanatlarına meraklı oldum. Bugüne kadar, dikiş-nakış kursu, yağlı boya tablo, resim kurslarına gittim. Bunlar-la ilgili çalışmaları ve denemeleri evde sürdürüyorum. Evde her an bir köşede benim uğraşlarıma dair izler bulabilirsiniz, boş durmayı sevmiyorum. Yağlı boya tablolar yapıyorum. Genellikle manzara ve doğa resimleri çalışıyorum. Düşsel fikirlerimi hemen tuvale dökmek beni mutlu ediyor. Takı tasarımı ile uğraşıyorum. Sosyal projelerde yer alıyorum. Ayrıca, arkadaşlarımla buluşmaya da öncelik tanıyorum.

Trendleri nasıl takip ediyorsunuz?

Evet, trendler sık sık değişiyor ancak ben de sıkı bir takip içindeyim. Trendleri yerli ve yabancı dekorasyon dergilerinden ve internetten takip ediyorum. Butik projeleri, yurt içi ve yurt dışındaki mimari yapıları inceliyorum.

DSC_0118

Size danışan dostlarınız ve aile üyeleriniz farklı zevklere sahip, farkı insanlar oluyor. İsteklerine cevap vermeden önce nelere dikkat ediyorsunuz?

Tabii ki herkesin farklı zevkleri var. Bu yüzden önce o kişinin yaşam tarzını, günlük alışkanlıklarını dikkate alıyorum. Evlerde tasarımların ergonomik olmasını, kullanılırlığı, kaliteli malzeme seçimi gibi detayları önemsiyorum. Hobilerini ve şık aksesuarlarını görsel bir şekilde sergileyebilecekleri çekmece ve rafları dizayn etmeye özen gösteriyorum.

Biraz da özel yanlarınıza değinelim istiyoruz…

Kendinizden ve ailenizden bahseder misiniz? 20 yaşında Zeynep isminde bir kızım, Enes isminde de 19 yaşında bir oğlum var. İkisi de resim konusunda yetenekliler. Zeynep mimarlık okuyor. Enes ise inşaat mühendisliği okumak istiyor. Birlikte sık sık fikir alışverişinde bulunuyoruz

IMG-20190319-WA0007

 

Ailenizle birlikte neler yapmaktan hoşlanıyorsunuz?

Çocuklarımla vakit geçirmeyi çok seviyorum. Birlikte büyüdüğümüzü söylesem yanlış olmaz. Evlendiğimde 18 yaşındaydım. Eşimle birlikte sık seyahat ediyoruz ancak dördümüzün bir arada olduğu geziler çok daha ayrıcalıklı ve anlamlı… Özellikle Uzakdoğu’ya yapılan geziler çok daha farklı oluyor. Kafa dinleyip şehirden uzaklaşmak için Uzakdoğu’ya, yenilikleri, gündemi, teknolojiyi ve trendleri takip edebilmek için Avrupa ülkelerine gitmeyi tercih ediyoruz. Yakında ailece bir İtalya seyahatimiz olacak. Mimarlık bölümünde okuyan kızım, çalışmaları ve projeleri ile ilgili olarak mimari yapıların insanları büyülediği İtalya’yı ziyaret edip fikir almak istiyordu. Biz de bu geziyi, aile seyahatine dönüştürdük. Gençlerin sadece bir üniversite okumasının yanı sıra, bölümüyle ilgili olsun ya da olmasın ikinci bir üniversitede de eğitim almaları gerektiğini düşünüyorum. Bunların yanında bir de dil bilmek önemli. En az üç dil öğrenilmeli… Gençleri her zaman destekliyorum.

Çok teşekkür ederiz.

Ben teşekkür ederim.


Bir Cevap Yazın