Aslı Önder: “Benim ilham Kaynağım, İnsan Duyguları ve Hikayeleri…”

aslı önder2Hayata kalp gözüyle bakan, hayallerinin peşinden giden Aslı Önder; “Ne yapmayı seviyorsam onu ‘işim-gücüm’ yaptım” diyen, yüreğinin sesini dinleyen şanslı insanlardan biri… Yurtiçi ve yurtdışında katıldığı çeşitli sergilerden sonra ilk kişisel sergisini açmaya karar veren Aslı Önder, 9 Şubat’ta GT Art & Interiors’ta sanatseverlerin beğenisine sunacağı “Bir Mesajınız Var” isimli kişisel sergisinin heyecanı içinde… Dergimize konuk olan sanatçı ile resimlerini, duygularını, hayata bakışını, sanatı ve önümüz-deki günlerde içinde olmayı düşündüğü projelerini konuştuk..

Aslı Önder sizi yakından tanıyalım; eğitim ve iş hayatınızdan bahseder misiniz?

Klişe ve sınırları çizilmiş bir cevap vermem gerekirse İzmir’de doğdum. Bilkent Üniversitesi Fransızca ve İngilizce Mütercim-Tercümanlık bölümünü bitirdim. Daha sonra San Fransisco Berkeley Üniveritesi’nde pazarlama eğitimi aldım. İzmir’e dönünce, özel bir firmada ihracat sorumlusu olarak çalışmaya başladım. Ama bana “ben”i soruyorsanız; ne yapmayı seviyorsam, onu ‘işim gücüm’ yaptım. Önemlileri cebime, önemsizleri evrene bıraktım. Dünyamı aydınlatan her şeyi yapmaya daha çok zaman ayırdım. Kalpten yapılan her şeye kapılarımı ardına kadar açtım…

Sanata olan merakınız nasıl başladı?

Lise yıllarımdan beri sanatın birçok dalına ilgi duyuyordum. Çalışmaya başladığım dönemde her gün kendimi bir şeyler çizerken, yazılar, denemeler, şiirler yazarken buluyordum ve bir gün yüreğimin sesini dinledim. Çalıştığım yerden ayrıldım, önüme tuvali elime fırçaları aldım ve hayallerimi boyamaya başladım.

Kendinize sanata adanmış bir yol çizmeye ne zaman karar verdiniz?

Özel sektörde çalıştığım dönemde, insan ilişkilerindeki ezberlenmiş hayatlar beni hayal kırıklığına uğrattı. Kendime ait sevgi, zarafet, nezaket ve anlayışın olduğu tasavvufi daha derin bir dünyam vardı. Bütün hücrelerim bana yanlış yerde olduğumu haykırıyordu. Yazılarım, şiirlerim bana izlemem gereken yolu işaret ediyordu. Çok radikal bir kararla işten ayrılıp Gülperin Sertdemir Resim Atölyesi’ne yazıldım. Her atölyeye gidiş bir arayış, her arayış “kendime” doğru attığım bir adımdı. Bir sene sonra İstanbul’a taşındığımızda, yeni bir atölye bulmalıydım. Sonunda evime ve işime en yakın, en içime sinen Aslı Açık-göz atölyesinde Salih Keleş ile çalışmaya başladım. Haftada bir-iki gün yaptığım resim çalışmaları bana yetmiyordu. Ben her günümü resim yaparak geçirmek istiyordum. Atölyelerde bana verilen kopyaları değil, kalbimin bana fısıldadıklarını yapıyordum… Salih hocam; “Senin ruhun kendi yolunu çizecek” dedi. Bu bana sanki bir işaret oldu ve hemen kendi atölyemi kurdum. Çalışmalarıma orada devam ettim.

Ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?

Genellikle büyük ölçülerde çalışmayı tercih ediyorum. Çünkü küçük tablolarda kontrol etme, tabloya hakimiyet çok yüksek oluyor. Oysa ben teslim olmak, boyaların içinde kaybolmak, an’ı kontrol etmek değil, an’la birlikte akmak istiyorum. Ancak bu sergi için küçük ölçüleri ağırlıklı çalıştım. Çünkü kahramanların sade, yalın, mesajları doğrudan veren naif yapısı bunu gerektirdi. Herkes sevdiğine sanatla sarılsın istedim. Böylelikle her şeyin hızla tüketildiği bir çağda gerçek sevginin kalıcı olması gerektiğinin de altını çizmiş oldum.

İlham kaynağınız ne?

İnsan duyguları ve hikayeleri benim ilham kaynağım. Onların söylenmemiş sözlerini, gözleriyle izleyiciye aktaran çalışmalar yaparak duyguları resmediyorum.

Ne tarz çalışıyorsunuz?

Portrelere çizmeden, bana o anın verdiği duygu ve hislerle başlıyorum. Her tablonun bir şiiri, bir hikayesi var. Bu bağlamda yaptığım eserlere spontan, ifadeci ve poetik diyebiliriz. Genellikle tuval üzerine yağlı boya ve akrilik çalışıyorum. Ancak, bu sergi de yer yer farklı teknikleri de bir arada kullandım.

aslı önderDaha önce hangi sergilere katıldınız?

Resim, hayatıma girdikten bir süre sonra, İzmir ve İstanbul’da çeşitli karma sergilere katıldım. 2012 yılında İstanbul’dan İzmir’e geri taşındıktan sonra Serdar Leblebici atölyesine başladım. 2013’de ise kendi atölyemi bu kez İzmir’de açtım. 2014’ün Mayıs ayında Serdar Leblebici atölyesi olarak Paris’te bir sergi açtık. 2015 yılında Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in davetlisi olarak “Küçük Şeyler” sergisine katıldım. 2016 Mayıs ayında Uluslararası İzmir Sanat Bienali’ne katılma hakkı kazandım. 2017 yılında Türkiye çapında değişik ülkeleri dolaşan “Küçük Şeyler” adlı sergiyle eserlerim Paris‘te sergilendi ve şimdi de 5 Şubat’ta açılacak ilk kişisel sergimin heyecanını yaşıyorum.

9 Şubat’ta “Bir Mesajınız Var” isimli serginizin açılışı gerçekleşecek. Sergi fikri nasıl ortaya çıktı?

GT Art Galeri’nin Sanat Danışmanı Koray Gürbüz, yaz başında aradı ve benimle kişi – sel sergi yapmak istediklerini söyledi. Yeni bir seri ile izleyicinin karşısına çıkmak istiyordum ancak kısa zamanda ne kadar yol alabileceğim konusunda endişelerim vardı. Koray Bey, daha sonra birkaç kez daha arayıp beni yüreklendirdi. Çevremin de bana verdiği güçle, sergi için yeni serinin çalışmalarına başladım.

Serginin teması nedir?

Baktığımızda farkedebilirsek, yaşamın bize her an mesaj verdiğine inanıyorum. Bu sergi de mesajların hayatımızdaki gücüne dikkati çekiyor. Hayal dünyamda uzun zamandır varolan, bu serginin kahramanı naif, zarif, bilge kızlar hayata kalp gözüyle bakıyor. Sevgiyi, güveni, dostluğu, nezaketi, açıkyürekliliği anlatıyor. Aynı bir puzzle’ın parçaları gibi resimleri tamamladığımda serginin adı ortaya çıktı. Şimdi bu mesajların izleyiciyle buluşacak olması beni çok heyecanlandırıyor. “Bir mesajınız var” diyerek de izleyicide farkındalık yaratmaya çalışıyor.

Serginin geliri KİTVAK “Askıda Oda” projesine aktarılacak. İşbirliğinizden bahseder misiniz?

5 yıldır icra komitesinde olduğum KİTVAK’la gönül bağımız olduğu için emeğimi buraya bağışlamak istedim. Buradan elde edilen gelirin büyük bir bölümü KİTVAK’ın ‘Askıda Oda’ projesi fonuna aktarılacak. Çalışmalarımın, hem sanatsevere hem de o kişiler vasıtasıyla tanımadıkları başka kalplere dokunacak olması beni umutlandırıyor, sergime anlam katıyor

Sanatın pek çok dalıyla ilgileniyorsunuz… Kendinizi en iyi ifade ettiğiniz alan hangisi?

Yazılarımı, şiirlerimi, tablolarımı birbirinden ayıramıyorum. Çünkü her biri duyularak, hissedilerek, yaşanarak ortaya çıktı. Hepsi benim ruhumdan bir parça… Birbirlerini besleyip büyütüyor. Bir bütün…

Sizi ileride ne gibi projelerde göreceğiz?

Kişisel sergimden hemen sonra, soroptimistlerin düzenlediği, Türkiye’den farklı sanatçıların katıldığı bir projede yer alacağım. Bu proje için çok yetenekli ama imkanı olmayan bir müzisyen kızımıza çello almak üzere elele veriyoruz. Şu an çalıştığım atölyemi galeriye dönüştürmek ve burada gün yüzüne çıkmamış değerli sanatçıları izleyiciyle buluşturmak uzun zamandır hayalini kurduğum bir şey. Aslında her şeyden çok hayatın süprizleriyle yollarıma pusu kurmasına bayılıyorum. Kimbilir yarın telefonum çalar, başka bir ülkede bir sergiye giderim. Belki kadına şiddete karşı bir projede yer alırım. Hiç yapmayı hayal etmediğim, yapamam dediğim bir şeyi yapmayı deneyebilirim. Hayatı akışında yaşamayı seviyorum. Uzun vadeli planlardan mümkün olduğunca kaçınıyorum. Ama hayallerimi gerçeğe dönüştürecek adımların işaretlerini görmeye hazır olduğumda anlıyorum ki onlar da gerçekleşmek üzere yola çıkmışlar.


Bir Cevap Yazın