Meme protezlerindeki gelişmeler

Bilindiği gibi bugün kullandığımız protezlere oldukça benzeyen protezler neredeyse 50 yıldır kullanılıyor, ancak bu protezlerde son yıllarda bazı gözle görülür değişiklikler oldu. Artık meme protezleri son derece gelişmiş teknolojilerle üretiliyor. Fiziksel özellikleri istenen estetik sonucu tam olarak verecek biçimde planlanıyor.
Protezlerdeki yenilikler protez şekli ile mi ilgili?
Aslında tam olarak değil. Bir protezi damla veya yuvarlak biçimde seçme nedenimiz genellikle memenin sadece kendisine değil, memeyi çevreleyen dokuya da meme ile uyumlu bir estetik form verme isteğimizden kaynaklanıyor. Damla biçimli protezler daha farklı bir üretim gerektiriyorlar, yuvarlak ise nispeten kolay. Ancak konu sadece bununla sınırlı değil. Meme protezi üretiminde iki önemli değişim var. Bu değişimlerden birincisi daha düşük hacimli bir protez ile estetik açıdan daha hoş görünen, daha doğal bir his yaratan yani bir anlamda düşük ağırlıklı bir protezle daha iri görünümlü meme dokusu oluşturan protezler. Bunlara Dual Gel adı veriliyor. Protezin kubbe kısmı ile taban kısmı farklı yoğunlukta jeller içeriyor. Böylece meme dokusu göğüs duvarından biraz daha ileride olabiliyor ve bunu yapabilmek için de meme hacmini aşırı derecede artırmak gerekmiyor. Bu önemli bir aşamadır. Çünkü hacim demek ağırlık demektir. Meme protezinin ağırlığı da kişinin yaşam konforu açısından önemlidir.
İkinci önemli değişim nedir?
İkincisi aslında birincisinden de önemli.. Bundan uzun yıllar önce, 80’lerde içi silikon jel ile dolu olan, ancak dış yüzeyi poliüretan kaplı protezler piyasaya verilmişti. Sonra bu teknoloji bir ara kullanılmaz oldu. Ancak daha sonradan tekrar kullanılmaya başlandı. Bu tür poliüretan yüzeyli protezler ilk başlarda sekonder girişim dediğimiz türde ameliyatlarda tercih ediliyordu. Yani bir hastada mevcut bir implant varsa ve herhangi bir nedenle değiştirilmesi gerekiyorsa bu tip poliüretan yüzeyli implantlar tercih ediliyordu. Bunun nedeni implantın yerleştirildiği yerde kendi ekseni etrafında dönmemesi, kendisini çevreleyen dokuyla bir bütün haline gelmesi ve bağımsız hareket etmemesi idi. Aksi halde vücut bu implantı kendi içinde hareket eden bir madde gibi algılayıp daha sıkı sarmaya, sıkıştırmaya başlıyor. Bu durumda hem memenin estetik görünümü bozuluyor, hem de hasta için acılı ve sıkıntılı bir hale dönüşebiliyor, biz buna kapsül oluşumu diyoruz.
Bu protezlerle kapsül oluşmuyor mu?
Oluşma olasılığı daha düşük. Yurt dışında yıllar önce kapsül oluşmuş hastalardaki protezler çıkarılıp bu poliüretan kaplı olanlarla değiştiriliyordu. Bunun nedeni hastayı aynı memedeki protez için bir daha ameliyata almak istememekti. Çünkü poliüretan kaplı protezler çevresindeki dokuyla daha iyi uyum sağlıyor ve protez vücuda kolayca sabitlendiğinden kapsül riski azalıyordu. Sonradan bu poliüretan kaplı protezler ilk defa protez takılacak hastalarda da kullanılmaya başlandı. Sonuçları oldukça olumlu idi. Birincisi meme dokusuna gayet iyi tutunuyor ve yapısal bir destek sağlıyor; ikincisi de uzun dönemde sorun çıkartmıyor, kapsül oluşturmuyor. Üçüncüsü son derece önemli; çevredeki dokuya iyi tutunduğu için doğal bir meme dokusu hissi veriyor. Örneğin düz bir yatma konumunda iki protez vücudun sağına ve soluna yayılarak sarkmıyor. Bu da protezden beklenen estetik sonucun en iyi şekilde alındığını gösteriyor.
Peki bu protezlerin herhangi bir dezavantajı yok mu?
Maliyetleri diğer silikon kaplı protezlerden biraz daha yüksek, yerleştirilmesi ile ilgili bazı teknik ayrıntılar var, onları baştan bilmek gerekiyor. Ancak çok daha uzun süre kullanılabilen, daha güvenli ve estetik açıdan daha doyurucu sonuçlar veren bir protez türü. Ayrıca bu protezler biraz önce söz ettiğim Dual Jel formunda da hazırlanabiliyor.

37931307_xxl


Bir Cevap Yazın