Milattan önce keşfedilmesiyle birlikte tüketilmeye başlanan çikolata, günümüzde ise vazgeçilmez mutluluk kaynaklarımızdan biri oldu.

Bugün çikolata 7’den 70’e herkes tarafından sevilen ve birçok tatlıda kullanılan bir yiyecek. Minik bir parçasıyla bile insanı mutluluğun zirvesine çıkarırken sakinleştirici ve rahatlatıcı etkisiyle de damaklarımızın en tatlı dostu.

Çikolatanın tarihi milattan önceki yıllarda Güney Amerika’da başlıyor. Kakao bitkisini keşfeden Güney Amerika yerlileri bunu içecek olarak tüketiyordu. Güney Amerika’ya varıp orayı keşfeden İspanyol kaşifler de bu içeceğin tadına baktılar ve geri dönerken kakao çekirdeklerinden yanlarına almayı ihmal etmediler. Çikolatanın yolculuğu kakao çekirdeklerinin 16. yüzyılda Avrupa kıtasına ulaşmasıyla bambaşka bir hal aldı. Kakao çekirdekleri Avrupa’da önce içecek olarak ardından çikolata olarak tüketilmeye başlandı ve kısa sürede popüler oldu.  Uzun bir süre aristokrat ve soyluların yiyeceği olan çikolata, 18. yüzyılda seri üretime geçilmesinin ardından pahalı bir besin olmaktan çıktı ve herkes ulaşabilir hale geldi.

Sağlığa da faydalı

Tarifsiz ve eşsiz tadının yanı sıra çikolata, sağlık için de son derece faydalı bir besin. Çikolata, içeriğindeki lifin yanı sıra magnezyum, potasyum, bakır, fosfor, çinko gibi minerallerle de sağlıklı hayata katkıda bulunuyor. Çikolatanın antioksidan değeri yüksek olduğu için mutluluk hormonu olarak da bilinen serotonin hormonunun salgılanmasını destekliyor. Birkaç parça çikolata tüketmek kolesterolü düşürüyor, depresyona iyi geliyor, hafıza sorunlarını azaltıyor, kan basıncını dengeliyor ve cildi nemlendiriyor. Şeker oranı düşük bitter çikolata, kan akışını düzenliyor ve kan basıncını azaltıyor. Tüm bunların yanı sıra bitter çikolata, kalp hastalığı ve diyabet gibi birçok hastalık için ortak bir risk faktörü olan insülin direncini azaltıyor. İster bu faydalarından dolayı olsun isterse tadından dolayı olsun çikolatadan vazgeçemiyoruz. Bizi her zaman mutlu ediyor.