Okuyucularınızla, Nükleer Tıpta yaptığımız kanser tedavileri ile ilgili güncel bilgileri paylaşmak istiyorum. Daha anlaşılır olması için öncelikle Nükleer tıp ile ilgili en basit sorulardan başlayarak ilerlememiz daha doğru olacaktır.
Nükleer tıp nedir ve ne iş yapar?
Nükleer tıp radyasyon yayan radyoaktif maddeler kullanarak tıbbi görüntüleme ve kanser tedavisi yapanbilim dalıdır. İstenilen görüntüleme, gama kamera ve PET cihazları kullanılarak yapılır ve sintigrafi ve PET görüntüleri elde edilir.
Görüntüleme ve tedavi için kullandığımız radyoaktif maddeler birbirinden tamamen farklıdır. PET/BT görüntüleme son 20 yıl içinde hızlı bir şekilde kullanılmaya başlamış ve deyim yerindeyse günümüzde kanserli hastanın yönetiminde direksiyonda yer almıştır.
Kanserli hastalarda tanı, tedavi ve hastalık tekrarını değerlendirmedesıklıklaF-18 PET/BT görüntüleme yapılır. Ayrıca bazı özellikli kanserlerde kansere özgü PET/BT görüntüleme yapılmaktadır. Bunun en iyi örneğitiroid kanserleri, prostat kanserleri ve nöroendokrin tümörlerdir.
Nükleer tıp kanseri nasıl tedavi eder?
Tedavide belirli bir kanser hücresine hedefli molekülü, radyasyon yayan radyoaktif madde ile işaretleyerek hastaya veriyoruz. Kanser hücresine hedefli molekül sayesinde radyoaktif madde kanser hücresine ulaşıyor ve radyasyon vererek kanser hücresini öldürüyor.
Kişiye özgü akıllı moleküller ile kansertedavisinin hızlı gelişimiNükleer tıpta kullanılan ilaçların kanser tedavisinde ön planda yer almasına yol açmıştır.Nükleer tıpta kullanılan ilaçların ki bu ilaçları akıllı moleküller olarak adlandırabiliriz,en büyük avantajları kanserli alanların tedaviye cevabınınöngörülebilmesi, oldukça etkin tedavi yöntemleri olmaları ve yan etkilerinin oldukça az olması ya da olmaması, hastaların günlük yaşamlarını sürdürebilmeleridir.
Tedavi öncesi kişiye özgü bir şekilde kanserli bölgenin tedaviye cevabını Nükleer Tıpta nasıl yapabiliyoruz?
Kanser tedavisinde etkili olduğu düşünülen molekül önce görüntüleme ajanı ile işaretlenerek PET/BT görüntüleme yapılmakta, görüntülemede kanserli bölgelerde tutulum mevcut ise bu kez aynı molekül tedavi edici ajan ile işaretlenmekte ve tümör odakları tedavi edilmektedir.Günümüzde bu tedavi yaklaşımı “BİREYSELLEŞMİŞ TIP/TERANOSTİK ONKOLOJİ” olarak adlandırılmaktadır.
Nükleer Tıpta kanser tedavisi temelinde tümöre yönelik radyasyon tedavisidir. Normal doku radyasyona ciddi oranda maruz kalmadığından yan etki oldukça azdır. Tiroid kanserleri, prostat kanserleri, karaciğer kanserleri, nöroendokrin kanserler, kemiklere yayılmış kanseri olan hastalarda ağrı yönetimi en sık kullanılan kanser türleridir.
Tiroid Kanserleri muhtemelen görüntüleme ve patoloji alanında gelişmeler neticesinde sıklığı giderek artmaktadır. Nükleer tıpta radyoaktif iyot tedavisi tiroid kanserinde 1930’lu yıllardan beri yapılmaktadır. Cerrahi sonrası gerekli olan hastalara ve yayılmıştiroid kanseri olan hastalara radyoaktif iyot tedavisi verilmekte ve hastalar tedavi sonrası Nükleer Tıp hekimleri ve/veya endokrin hekimleri tarafından takip edilmektedirler.
Prostat Kanserleri erkeklerde dünyada ikinci sıklıkta rastlanan kanserlerdir. 10-15 yıl da tanı ve tedavi alanında gelişmeler prostat kanseri olan hastada tanı ve tedavi sürecinde çok ciddi değişikliklere yol açmıştır. PSMA (Prostat spesifik membran antijeni) molekülünün radyoaktif madde ile işaretlenerek PET/BT görüntüleme yapılması da bu önemli gelişmelerden biridir. Hasta yönetiminde PSMA PET/BT görüntüleme doğru endikasyonlar ile yapıldığında hastaların en azından yaklaşık yarısında tedavi planında değişikliğe yol açmaktadır.
Nükleer tıpta bu gelişmeyi PSMA molekülünün tedavi edici bir ajan olarak lutesyum ile işaretlenmesi, lutesyumPSMA’nınmetastatik prostat kanserinde tedavide kullanımı takip etmiştir. Bu tedavi ile yaygın prostat kanseri olan hastaların yüzde 50-70’inde kısmi ya da tam yanıt almak mümkün olmaktadır.
Türkiye’de Nükleer Tıp dünya ile paralel bir gelişim göstermektedir. Prostat kanserinde de görüntüleme için PSMA PET/BT, tedavi için Lutesyum PSMA kullanımı hemen hemen eş zamanlı olarak başlamıştır. Prostat kanserinde tanı anından itibaren hasta yönetimde PSMA PET görüntüleme ve Lutesyum PSMA vazgeçilemez olmuştur.
Nöroendokrin tümörlerintüm kanserler içinde görülme sıklıkları oldukça azdır. Burada görüntüleme ve tedavide tümöre özgü molekül DOTA peptitlerdir. Hastalığın tanı ve tedavi yönetiminde Galyum DOTA PET/BT görüntüleme, metastatik hastalıkta da uygun hastalarda kemoterapi öncesi Lutesyum DOTA bileşikleri kullanımının hastanın yaşam süresinde belirgin uzamaya yol açtığı gösterilmiştir.
Karaciğerinprimer ve sekonder tümörleribu tedavide radyasyon yüklü küçük küreler tümörü besleyen damara anjiografi işlemi esnasında verilir. Böylece karaciğer dokusu korunur, sadece tümöre yönelik radyasyon tedavisi uygulanmış olur. Karaciğerin kendinden kaynaklı tümörlerde ve karaciğere yayılmış metastaz varlığında oldukça etkin tedavilerdir. Etkin tümör dozu ve tedavi planı uygun şekilde yapılmalıdır.
Kemik metastazlarında ağrı yönetimiözellikle ağrılı yaygın kemik metastazlarında ağrının azaltılması hastanın yaşam konforu üzerine önemli derecede etki etmektedir. Nükleer tıpta kullandığımız Lutesyum-EDTMP ulaşabildiğimiz bir alternatiftir. Sistemik bir tedavi olması ve ağrı cevabı oluşan hastada tekrarlanabilmesi avantajıdır.
Sonuç olarak; tiroid kanseri, prostat kanseri, nöroendokrin tümörler, karaciğer tümörünüz veya ağrılı kemik metastazlarınız varsa bu tedaviler sizin için iyi bir tedavi seçeneği olabilir.
Prof. Dr. Gamze Çapa Kaya
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi
Nükleer Tıp Anabilim Dalı Başkanı