BU HAFTA SİNEMALARDA: CATS

Andrew Lloyd Webber’ın 1981 yılında Londra’nın batı yakasında prömiyerini yapan ve sonraki 21 yıl boyunca sahnede kalmayı başaran efsane müzikali bu kez karşımıza film perdesinde çıkıyor. T.S. Eliot’ın şiirlerinden esinlenilerek yazılan başarılı müzikal daha sonra rotasını Broadway’e çevirdi ve adını sanat tarihine altın harflerle kazıdı. Cats müzikali herkesin beğenisini kazanmış, popülaritesi sorguya açık olmayan bir eser ancak, müzikalin filminin yapılacağı duyurulduğundan itibaren herkesin merak etmeye başladığı bir konu var; efsane müzikal etkisini sinemada da sürdürebilecek mi?

cats-uyarlamasi-filmloverss

Tom Hooper‘ın (Les Miserables, The King’s Speech) yönetmenliğini üstlendiği film ne yazık ki efsaneye yakışır bir film olmanın oldukça uzağında kalıyor. Film, müzikale hikâye anlamında bağlı kalarak Londra sokaklarında yaşayan bir kedi grubunun yılda bir kez gerçekleşen ve kazananın yeni bir hayata başlama şansı yakaladığı gösteriye hazırlık sürecini anlatıyor. Yani her zamanki gibi hikâye daha çok danslar ve söylenen şarkılarla ilgileniyor. Judi Dench, Ian McKellen, James Corden, Taylor Swift, Jennifer Hudson, Idris Elba ve Jason Derulo gibi ünlü isimleri bünyesine toplayan uyarlamada bu kez bir başrol var. Müzikalde her karakter neredeyse eşit derecede önemseniyorken Hooper ve Lee Hall’ın uyarladığı senaryoda film, başrolü olarak İngiliz balerin Francesca Hayward’ın hayat verdiği Victoria’yı seçmeyi tercih ediyor. İnsan ailesi tarafından terk edilen Victoria, Londra’nın arka sokaklarında Jellicle kediler grubuyla tanışıyor. Kendilerini Jellicle olarak adlandıran bu kedi grubunun ise önünde yaklaşmakta olan çok büyük bir hedef var; senede bir kez Old Deuteronomy (Judi Dench) öncülüğünde yapılan Jellicle seçimi. Hünerleri ve sunduğu yetenek gösterisiyle Jellicle seçimine layık görülen kedi hayallerini gerçekleştirebileceği yeni bir hayat kazanıyor. Ancak Jellicle kedilerin önünde bir engel var, Jellicle seçimi yolunda kendisine rakip gördüğü herkesi bir bir yok eden kötülüğüyle ün salmış kedi Macavity (Idris Elba). Taylor Swift’in Beautiful Ghosts isimli şarkısı haricinde müzikal anlamda da orjinaline bağlı kalan film, sinema perdesinde ne yazık ki tiyatro sahnesinde yakaladığı enerjiye ulaşamıyor.

Cats: Jellicle Kedilerinin En Rahatsız Edici Hâli

Filmde, 1981 yılında sahnelenen Cats müzikalinde Jennyanydots ve Grizabella karakterleriyle yer almak üzere seçilmiş ancak yaşadığı kaza sonucu son anda sahneye çıkamamış olan Judi Dench de rol alıyor. Dench, müzikalin orijinal hâlinde erkek olarak karşımıza çıkan Old Deuteronomy karakterine hayat veriyor. Bu anlamda filmin bilge, saygın ve otorite sahibi karakterini kadın bir oyuncuya emanet etme yönündeki kararının yenilikçi ve hikâyeyi modernleştiren nitelikte olduğunu söylemek mümkün. Filmdeki başarılı performanslar Judi Dench ile sınırlı kalmıyor. Ian McKellen’ın Tiyatrocu Kedi Gus karakteri ve Idris Elba’nın filme güçlü bir kötü karakter kazandıran Gizemli Kedi Macavity karakteri de öne çıkan performanslar arasında yerlerini alıyor. Zaten filmin en büyük şanslarından bir tanesi Rebel Wilson, James Corden, Jennifer Hudson, Jason Derulo gibi isimlerden oluşan güçlü kadrosu. Jason Derulo’nun partici kedisi Rum Tum Tugger hikâyeyi hareketlendirirken, Rebel Wilson’ın tombul ev kedisi Jennyanydots yorumu ünlü komedyenin genel tiplemelerinden çok farklı olmasa da filmin komedisini destekliyor. Bu duruma James Corden’ın beyaz tozluk giyen ve tombulluğuyla anılan Bustopher Jones karakteri de eşlik ediyor. Karakterlerin kendilerini ve güçlü özelliklerini tanıttıkları müzikal performansları özellikle Taylor Swift’in müzikalin orjinal hâlinden farklı olarak Macavity ile iş birliği yapan Bombalurina karakteri ve Jennifer Hudson’ın Grizabella’yla Memory şarkısına yaptığı yorum filmin çekiciliğini arttırıyor. T.S Eliot’ın şiirleri üzerine yazılan, geçmişte Celine Dion, Barbara Streisand gibi isimlerin de seslendirdiği şarkı, müzikalin en önemli şarkılarından bir tanesi ve Hudson şarkının üstesinden başarıyla geliyor. Eve Stewart’ın göz alıcı prodüksiyon dizaynının sahne olduğu müzikal performanslar çıkarıldığında ise film ile ilgili geriye, tuhaf görünümlü kedi ve insan karışımı karakterlerin herhangi bir motivasyona sahip olmayan, izleyiciyi bağ kurulabilir karakterler üzerinden belli bir hedefin peşine takmak konusunda başarısız bir film kalıyor geriye.

Cats, zaten sadece Jellicle ritüeline katılıp Heaviside Layer denen seviyeye yükselerek yepyeni bir hayat kurma şansı elde edebilmek için dansların ve şarkıların hakimiyetinde geçen bir müzikal. Müzikalin hikâyesinin karmaşık bir hedefe veya bu hedefe ulaşabilmek adına destek olan yan hikâyelere sahip olmadığını biliyoruz. Tiyatro sahnesinde aralıksız devam eden müzikal performansların büyüsüne kapılarak fark etmediğimiz asıl hikâye, film perdesinde koskocaman bir eksiklik olarak önümüze dikiliyor ve başka hiçbir şey göremez hâle geliyoruz. Bu hâliyle film, akıllara Muhteşem Showman – The Greatest Showman’i getiriyor. Jellicle grubunun kedilerinin kendilerini tanıttıkları müzikal perfomanslar başlarda eğlendirici olsa da, bir noktadan sonra yorucu ve hatta dikkat dağıtıcı bir hâl alıyor. Hikâyenin giriş kısmından gelişme kısmına ilerlemesini bekliyoruz ancak böyle bir şey hiçbir zaman gerçekleşmiyor. Dolayısıyla uzun yıllar boyunca her kültürden insanın beğenisini kazanmış ve efsaneleşmiş müzikal, film perdesine taşınırken bu alanda yeterli olarak geliştirilmediği için nefes alamıyor. Hikâyeye komedi havası katmak için içinde kedi kelimesi geçen deyimlerin yerleştirildiği diyaloglar fazlaca göze batıyor ve klişeleşmekten öteye gidemiyor. Hikâyedeki eksiklikler başarılı müzikal performanslar çıkarıldığında elde kalan oyunculukları da etkiliyor. Tıpkı Jennifer Hudson’ın aşırı derecede dramatize edilmiş, bir zamanlar zirvedeyken yaptığı seçimler sonucu gruptaki saygınlığını yitiren Grizabella karakterinde olduğu gibi, karakterler geçmişlerini açıklayan detaylı hikâyelerle desteklenmediği için, oyunculuklar zaman zaman abartılı ve yüzeysel kalıyor. Film perdesine taşındığında canlı ve bölünmeden birbirini takip eden müzikal performansların etkisi doğal olarak aynı seviyede yakalanamadığı için, karakterleri daha iyi tanıtan, hayata yeniden başlamak için geçmişte yaşadıklarını yani motivasyonlarını açıkça anlatan, daha güçlü bir hikâyeye ihtiyaç duyuyor. Filmin tartışmaya açık bir diğer özelliği olarak ise görsel efektlerini göstermek mümkün. Zira, film, karakterlerini en gerçekçi hâlleriyle izleyicisinin karşısına çıkarmak isterken, ortaya nasıl bir ayrıma göre kıyafet giyip giymedikleri belli olmayan, insan suratlı, tüylü kedi bedenli hâlleriyle iki tür arasında tuhaf duran bir biçimde sıkışmış karakterler ortaya çıkarıyor. Ortaya çıkan karakterlerin dış görünüşlerini normal olarak kabul etmek zor olduğu için, onlarla bağ kurmak da zorlaşıyor. Hâlihazırda zaten, Amerika’da vizyona girmesinin üzerinden çok geçmeden görsel efektlerinin geliştirilmesi gerektiği fark edilen filmin, görsel efektlerde gerçekçilik hissi yaratma amacıyla aldığı kararlar karakterlerin gerçekçiliğini arttırmak yerine onları tuhaflaştırıyor. Film, genel anlamda izleyicisine dijital görüntüler ve yeşil ekran kullanımının sıklığından doğan bir klostrofobi hissi yaşatıyor.

Cats sahip olduğu sahneyi tamamıyla dolduran, montaj hareketleriyle bölünmeyen performanslarıyla herkesin beğenisini kazanmış bir müzikal. Ancak, her nesilden hayrana sahip bu muhteşem sahne gösterisi, film perdesine taşınırken daha kuvvetli bir anlatıya ihtiyaç duyuyor. Filmin görsel efektleri konusunda yaptığı tercihler ise karakterlerin bağ kurulabilirliğini arttırmak yerine, onları tuhaflaştırıyor.


Bir Cevap Yazın