Cocukluğa özgü bir durum olarak bilinen Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) ergenlik ve erişkinlik döneminde de yaşamı önemli derecede etkilemeye devam eder. Sıklıkla çocukların %8’inde, ergenlerin %6’sında ve yetişkin bireylerin yaklaşık %4,4’ünde DEHB olduğu gösterilmiştir.
Çocuklukta DEHB tanısı alan bireylerin %60’ı bu belirtileri erişkinlik dönemine de taşır. DEHB’nin temel belirtileri dikkatsizlik, dürtüsellik ve hiperaktivitedir. Bu 3 temel belirti dışında düşünce ve olumsuz davranışları kontrol edebilme yeteneğinde değişiklikler ve tutarsızlıklar sıklıkla görülür.
Dikkat eksikliği, çocukluk döneminde derslerine dikkatini verememe, karşısındakini dinlememe, başladığı ödevleri ya da oyunu bir türlü bitirememe, önemli şeylerini kaybetme şeklinde görülürken aynı durum erişkinlikte dikkatini toplayamama (iş toplantıları, okuma ve evrak işleri sırasında), sorumluluklarını ya da yapacaklarını sürekli erteleme hali, zamanı verimsiz kullanma, hayatını organize edememe hali, çalışma veriminin düşük olması, istese de ailesi ve sevdiklerine vakit ayıramama şeklinde görülebilir.
Hiperaktivite ve dürtüsellik ise çocuklukta kıpır kıpır olma, sırasını bekleyememe, aşırı konuşma, başkalarının sözüne karışma kesme hali, sürekli hareketli olma, yerinde duramama şeklinde görülürken; erişkin bireylerde uzun süre bir yerde oturamama hali, uygunsuz yorumlarda bulunma, sırada bekleyememe, ölüm riski içeren kazalara davranışlara eğilim (çok hızlı ve kuralsız araba kullanma, tehlikeli sporlar, uyuşturucu denemeleri), iş hayatında sürekli yüksek risk içeren atılımlara yönelme veya işinde devamlılık sürdürememe nedeniyle yaşanan iflaslar, kontrolsüz cinsel ilişkiler ve eşine sadakatsizlik ilgisizlik, düzenli aile yaşantısını sürdürememe-boşanmalar, en kötüsü de zaman zaman kontrol edilemeyen öfkelenme nedeniyle istemeden suça karışma şeklinde sayılabilir.
Son 30 yıl içinde DEHB tedavisindeki ilerlemeler sayesinde erişkinlik dönemindeki bireylerin büyük çoğunluğunda belirgin iyileşme sağlanabilmektedir. Tedaviyle kişilerin hissettikleri yaşam kalitesi, iş, aile ve sosyal hayatlarında belirgin düzelmeler gözlenmektedir.