DİYETİSYEN HANİFE KARA “BESLENME PARMAK İZİ GİBİDİR, KİŞİYE ÖZEL OLMALIDIR”

İzmir Alsancak’ta yer alan Pozitif Diyetisyen Beslenme Danışmanlığı’nın kurucusu Diyetisyen Hanife Kara, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nden mezun olduktan birçok kamu ve özel sağlık kuruluşunda çalışmalar yapmış.

DSC_0911

Sağlıklı yaşam ve zihinsel gücün insan vücudu üzerine etkisi kavramları ile yakından ilgili olan Kara, 2018 yılında aldığı eğitim programını başarı ile tamamlayarak, “Yaşam Koçu” unvanını kazanmış ve mesleğine yeni bir boyut katmış… Beslenmenin önemli bir konu olduğunu vurgulayan, kısa şok diyetlerle değil yaşam boyu sürmesi gereken bir düzen olması gerektiğini söyleyen Hanife Kara ile keyifli bir röportaj yaptık…

Sizi ve çalışmalarınızı yakından tanımak istiyoruz. Bize serüveninizden bahseder misiniz?

Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nden 2 yıl önce mezun oldum. Ardından İzmir’e geldim. Özel kliniklerde beslenme uzmanlığı konularında çalışmalar yürüttükten sonra, kendi yerimi açmaya karar verdim. Uzun yıllardır kendi işimi yapmak hayalimdi. Merkezimi yaklaşık bir ay önce hayata geçirdim. Aynı zamanda Ege Üniversitesi’nde fitoterapi üzerine yüksek lisans yapıyorum.

Pozitif Diyetisyen bünyesinde ne gibi hizmetler veriyorsunuz?

Beslenme hepimize özel olması gereken bir alan… Hepimizin beslenme konusunda ihtiyaçları farklı. Danışanlarımızın çoğu obezite sorunu olan ve kilo vermek için gelenlerden oluşuyor. Aynı zamanda, hastalıklarda beslenme, sporcu beslenmesi, anne-çocuk beslenmesi, gebe beslenmesi gibi bir çok alanda hizmet veriyoruz. Ayrıca, vücut analizleri gerçekleştiriyoruz. Ücretsiz vücut analizinde kişinin yağ oranı, kas oranı, su oranı ve metabolizma yaşını ölçebiliyoruz. Ardından örneğin, kas oranı azsa nasıl artırabiliriz, protein oranı düşükse nasıl yükseltebiliriz konularını ele alıyoruz.

healthy eating, dieting, slimming and weigh loss concept - close up of diet plan paper green apple, measuring tape and salad

Beslenme konusunda genel olarak neleri yanlış yapıyoruz? Sizin bu konuda gözlemleriniz neler?

Aldığım tepkiler ve geri dönüşlere bakıldığında en çok kalori sayımı konusuna takılmış durumdayız. İnsanlar kalori sayarak ve az kaloriyle beslendikleri zaman kilo vereceklerini sanıyorlar. Böyle bir yanlış kanı var. Kalori eşittir kalori felsefesi doğru değil. Yani, yediğiniz bir kurabiyenin kalorisi bir elmayla aynı olsa bile vücut metabolizasyonu çok farklı olduğu için, bize geri dönüşü de farklı oluyor. Bizim amacımız daha sürdürülebilir bir diyet ve bir yaşam şekli oluşturma… Şok diyetler, yo-yo diyeti dediğimiz 2-3 günlük diyetlerden ziyade kişiye özel bir diyet uygulamayı hedefliyoruz. O kişinin ömür boyu sürdürebileceği bir diyet programı hazırlamalıyız ki kişi buna bir süreç olarak bakmasın…

close up of green apple and measuring tapeBöyle bir durumda başarı ne oranda oluyor?

Kişi diyetini daha kolay uygulayabiliyor mu? Diyet programını kişiye özel yaptığınız zaman, kişinin beslenme düzenini, yaşam tarzını bildiğinizde kaç öğün beslenmesi gerektiğini gördüğünüzde ve ona uygun bir program yaptığınızda uygulanabilir olması çok daha kolay oluyor. Kişi kendine özel bir programa sahip oluyor. Onun illaki kahvaltı yapması gerekmiyor örneğin, ya da 6 öğün yemesi gerekmiyor. Kişinin hayat tarzına göre planlanmış bir program olduğu için uygulaması kolay oluyor.

Son günlerde bu konuda çok fazla kitap ve diyet önerileri görüyoruz. Bu konu için neler söylersiniz?

Ne yazık ki herkesin bir beslenme uzmanı gibi önerilerde bulunduğunu biliyoruz. Bu algıyı değiştirmek çok zor. Biz bu algıyı değiştirmek için buradayız zaten. Beslenme uzmanı bunun eğitimini alıp bu alanda uzmanlaşmış kişi demek. Gerçekten doğru beslenmeyi uzmanlardan öğrenmeliyiz. Geçici diyetleri, şok diyetleri değil yaşam düzeninize göre diyetleri yapmanız gerekiyor.

Vegetarian low calorie Greek salad preparation top viewBahsettiğiniz gibi kişiye özel olması çok önemli ancak okuyucularımız için bahsetmek gerekirse beslenme konusunda dikkat edilmesi gerek noktalar neler?

Genel olarak çoğumuzun bildiği gibi beslenmemizde bize en çok zarar veren gıdaların başında işlenmiş grup dediğimiz trans yağ içeren rafine edilmiş şeker grubu geliyor. Bildiğiniz gibi çocukluktan tutun da yaşlılığa kadar vücudumuzun oksitatif stresini artıran hastalıklara ortam hazırlayan gruplar. O yüzden organik beslenmeyi hedef almak gerekiyor. Dalından koparılmış ürünleri tercih etmek gerekir. Çok mümkün olmasa da en azından paketli değil, raf ömrü olmayan bozulma ihtimali olabilecek besinleri tükettirmeye çalışıyoruz. Evde daha fazla yemek yapmak, zeytinyağlı sebze yemekleri pişirmek, Akdeniz tipi beslenmek önemli. Eğer kırmızı et tüketiyorsak bunu dolaptan dondurulmuş ürün değil de kasaptan alıp pişirmek gibi noktalara dikkat etmek gerekir. Her şeyin mevsiminde olması, vitamin ve mineral değeri açısından önemli. Aynı şekilde balık tüketimi de öyle…

DSC_0876Dünyada bir obezite çılgınlığı var. Küçücük çocuklarda bile obezite görmek mümkün. Doğal olarak şeker, tansiyon gibi hastalıklar da baş gösteriyor. Bunlar için neler söylersiniz?

Obezite çocukluk yaşından itibaren kendini gösteren bir durum. Çok fazla hazır beslenme, yaşam tarzında hareketin olmaması, her şeyin kolay masa başından ulaşılabilir olması… Bu yüzden hem sağlıklı beslenmenin hem de fiziksel aktivitenin yeri çok önemli. Kişinin sağlığını kaybetmeden bunları kontrol altına alması, sporu ve sağlıklı beslenmeyi hayatına alması gerekli ilerleyen yaşlarda metabolik hastalıklarla karşılaşmamak için…

Hastalarınızın çoğu kadın mı erkek mi?

Kadınlar kendilerine bu konuda daha çok mu özen gösteriyor? 10 tane danışanım varsa 7’si kadın. Çünkü kadınlar sağlık açısından daha dikkatli oluyor. Erkekler sağlıklarında son raddeye geldiğinde dikkat etmeye başlıyorlar.

Türkler’in beslenme alışkanlığı nasıl?

Kadınlarda özellikle tatlı düşkünlüğü fazla. ‘Vazgeçemediğiniz nedir?’ diye sorduğumda 10 kadından 8’i tatlı diye cevap veriyor. Çikolata ve tatlıdan vazgeçemiyorlar. Erkeklerde ise alkol, yağlı gıda ve et düşkünlüğü var.

‘Az ve sık yemeliyiz’ gibi sık kullanılan bir tabir vardır, doğru mu?

Yine dediğimiz gibi kişiye özel değişiyor. Bazı kişinin 2 öğün yemesi gerekir, aralıklı oruç dediğimiz yöntemi uyguluyoruz ve çok başarılı sonuç alıyoruz. Ama kiminin tansiyon, şeker gibi sorunları oluyor. Onlarla ara öğün yapmak zorundayız. Kişiye özel olmalı. Diyet kişinin parmak izi gibi özeldir. Bilinen yanlışlardan biri de bu aslnda…

Sosyal medyayı da aktif kullanıyorsunuz değil mi?

Günümüzde insanların ilgilendiği ve araştırdığı bir alan. Sık sık kullanmaya çalışıyorum.


Bir Cevap Yazın