Aynı anda çok kişiyim..

sahne-(12)

Yüksel Ünal kimdir, biraz tanıyabilir miyiz?

Aynı anda çok kişiyim.. Meriç’in babası, Nesrin’in eşi, annesinin oğlu ve daha neler neler… Oyunculuk, tek kişilik gösteri, seslendirme yapıyorum. Aynı zamanda bir reklam ajansımız var. Evde Nesrin’le EVDE KALANLAR adlı küçük filmler çekiyoruz… Oldukça ilgi görüyor ve heveslendiren geri dönüşler alıyoruz… Evde kalmayacak galiba…

Dizi ve sinema oyunculuğu yolculuğunuz nasıl başladı?

İlkokul 4. sınıftayken “Ayıkla Pirincin Taşını” adlı bir piyeste ilk oyunculuk deneyimimi yaşadım. O zamanlar böyle çok tiyatro salonu olmadığı için bir düğün salonunda oynamıştık. Evin hanımı “Neredesin İbiş!” diye seslenecek ve ben telaşla sahneye çıkıp “geldim efendim” diyecektim. Sahneye çıkarken bir kabloya ayağım takıldı. Büyük heyecanımla bu aksilik birleşince ortaya gerçek bir performans çıktı. Ben neredeyse yuvarlanarak sahneye düşerek çıktım ve “geldim efendim” dedim… O gün, tiyatronun bana “hoş geldin” dediğini düşünüyorum…

Televizyon izleyicisi sizi ilk olarak Yol Arkadaşım dizisiyle tanıdı ancak Muhteşem Yüzyıl dizisindeki saray aşçısı Şeker Ağa rolü ile dikkatleri üstünüze çektiniz. Muhteşem Yüzyıl dizisi sizin için mesleğinizde bir dönüm noktasıydı, diyebilir miyiz?

İtiraf edeyim ki, Şeker Ağa çok iyi bir adam. Beni seyircilerle o tanıştırdı. O çok sağlam bir referans. Meral Okay’ ın bir armağanı. Yüksel Ünal olarak, Şeker Ağa karakterine neler kattığımı Muhteşem Yüzyıl seyircisi bilir elbet ama Şeker Ağa’nın bana kattığı değeri ben bilirim. O güç olmasa işim daha zor olurdu.

Oyunculukla ilgili çok hassasım. Elini öptüğüm ve beraber çalıştığımız çok değerli sanatçılar var. Bence, mesleki deneyime saygı duymamak oyuncu için büyük bir hata. Ben, ustaları kendime örnek alarak bir set adabı edinmeye çalışıyorum. Öğrenecek çok şey var bu yolda. Bitmez tükenmez bir eğitim sürecidir oyunculuk bana göre. Benden daha deneyimli oyuncu kardeşlerime de aynı saygıyı duyar, onlardan da zaman zaman öneriler alırım. Sette kibir ve ekibe karşı uyumsuzluk, başarı için bir engeldir.

Bugüne kadar hangi sinema, tiyatro ve dizi projelerinde rol aldınız? En çok hangi rolü severek oynadınız?

Bugüne kadar oynadığım diziler;

Yol Arkadaşım – Taksici Fahri
• Melekler Korusun – Emlakçı
• Kavak Yelleri – Berber Ahmet
• Muhteşem Yüzyıl – Şeker Ağa
• Kaçak – Comba İsmail
• Hayat Yolunda – Hademe Bayram
• Acil Aşk Aranıyor – Belalı Ağabey
• Son Çıkış – Orhan Satır
• Gecenin Kraliçesi – Dedektif Fuat
• Hayat Şarkısı – Gürbüz
• Çoban Yıldızı – Cabbar
• Siyah-Beyaz Aşk – Yetersiz
• Darısı Başımıza – Bekir
• Elimi Bırakma – Ferhat Usta
• Ya İstiklal Ya Ölüm

15 Dizi, 19 Sinema filmi, 3 televizyon filmi ve 7 kısa filmde rol aldım. Sinemanın, dizilere kıyasla daha kalıcı bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Oynadığım her filmde, yine çok değerli yönetmen ve oyunculardan paha biçilmez deneyimler edindim.

Rol aldığım film projeleri;

SİNEMA FİLMLERİ

Görünmeyen
Dedemin İnsanları
Ay Büyürken Uyuyamam
Sürgün İnek
Evlenmeden Olmaz
Nadide Hayat
Adım Adım
Kız Kaçıran
Hasret Bitti
Nasıl Yani
Sınırlar
Kurtulmuş
Arada
Öteki İhtimal
Cenaze İşleri
Azraille Dans
İyi Oyun
Mahserin Üç Delisi
Surda Devran

TV FİLMLERİ

Güzel İkili
Bamsı Beyrek
Çetin Ceviz

KISA FİLMLER

Şeytanın Uyanışı
• Sinemasal
• Süper Zeybek ve Kızanları Bozgunculara Karşı
• Kırmızı Kart
• Körler Müessesesi
• Paydos
• Baba

Her rolümü severek oynadım desem yalan olmaz.

Stand-up mı, dizi mi, tiyatro mu, sinema mı desek tercihinizi öncelikle hangisinden yana kullanırdınız?

Aslında hepsi hoşuma gidiyor ama en mutlu olduğum yer tiyatro sahnesi. Tek kişilik bir gösterim var. Sahnede onu sergilerken istediğim her karakteri oynuyorum ve senaryoyu da istediğim gibi düzenleyebiliyorum. Oyuncu için bundan büyük mutluluk olamaz.

Duyguları en koyusundan yaşayan biri olduğunuzu sizi yakından takip eden izleyicileriniz çok iyi biliyor. Kahkahanız salt daha çok sahnede mi geçerlidir? Hüzün, yaşamınızın neresinde daha fazla yer alır, sizi en çok ne hüzünlendirir?

Çok duygusal biriyim. Eşimin ve yakın çevremin çok iyi bildiği bir şey bu… Çok sıradan bir durum bile ağlatabilir veya güldürebilir beni… Sahnede de böyle bu… Gösteride, anlatırken ağladığım hikâyeler var. Ağlayabilen insanları seviyorum. Çünkü vicdan, bizi insan yapan ilahi bir hediye… Hüzün hep var, acı hep içimde bir yerde duruyor. Ben hüznümü saklamak için komediye sığınıyorum. Gülmek tedavi eder… Tedavi olmayı seviyorum ama iyileşmek istemiyorum. Bir serçenin telaşına, akan buluta, cadde kenarında tutsak büyümüş bir ağaca, bir insanın eline, bir çocuğun ayakkabısına bakıp derinleşmekten hiç kurtulmak istemiyorum. Yangından kurtarılacak çok şeyim var ama ben yanmayı çok seviyorum.

Bir röportajınızda “İzmir Benim Mahremim” demiştiniz. İzmir’i üç kelimeyle anlatacak olsaydınız, bunlar ne olurdu?

İzmir – çocukluğum / İzmir – evim / İzmir – Huzurum

Eşiniz Nesrin Ünal’la birlikte evde çektiğiniz EVDE KALANLAR adlı skeçleri sahneye taşımayı düşünüyor musunuz?

Ben çok mutlu bir adamım. Çünkü gerçekten, birlikteyken çok eğlendiğim, huzur bulduğum ve hep yanımda olmasını istediğim bir kadın var hayatımda. Oyunculukla ilgisi yok. Muhasebeci kendisi. Evliliklerde yaşanan arabesk ve klasik sorunları biz de yaşıyoruz ama bu sorunlarla alay etmeyi de başarıyoruz. Naçizane, benim yazdığım ve kendi evliliğimizden, tanıklık ettiğim ilişkilerden esinlendiğim konuları EVDE KALANLAR başlığı altında kısa skeçler halinde çekiyoruz. Öylesine, zaman geçirmek, eğlenmek için başladığımız bu tatlı uğraş, gördüğü yoğun ilgiyle bizi heyecanlandırdı. Eşim Nesrin’in performansı da herkes tarafından beğenildi. Hal böyle olunca devam etmeye başladık…

Bir Youtube kanalım var. Yüksel Ünal yazınca hemen bütün yakışıklılığımla  beliriveriyorum… Bütün paylaşımlarımız orada. Yorumlar, geri dönüşler bizi daha doğu işler yapma konusunda yönlendiriyor. Daha çok insana ulaşmayı arzuluyoruz elbet ama önceliğimiz bu ilgiyi hak etmek. Bunun için çalışıyoruz. (abone olmayı unutmayın )

EVDE KALANLAR devam edecek… Başka formatlarda da videolar çekmeyi de planlıyorum. Pek yakında ilginize sunacağım inşallah…

Fakat sahne, başka disiplinler isteyen bir yer. EVDE KALANLAR’ın sahneye uygun olduğunu düşünmüyorum. Tek kişilik gösterimde evliliğimle ilgili eğlenceli anekdotlar paylaşıyorum fakat bunlar anlatıya uygun şeyler…

Hayatımı üreterek geçiriyorum. Uyku düzenimi hiç bozmadım. Sabahları erkenden uyanıp yazmaya çizmeye başlıyorum. Bir senaryo çalışmam var, vaktimin büyük kısmını onun için kullanıyorum. Ayrıca EVDE KALANLAR için de senaryolar yazıyorum sürekli. Kitap okuyorum bol bol…

Coronavirüs nedeniyle ara verdiğiniz projeler ile sizi ekranlarda görebileceğimiz yeni projeleriniz var mı?

Büyük bir şaşkınlık halindeyiz. Elbette böyle sürmez ama hepimiz, bütün dünya, bilmediğimiz, daha önce yaşamadığımız bir telaşın içinde buluverdik kendimizi. Her şey durdu… Hayat normale döner dönmez hemen gösterilerime devam etmek istiyorum. Yeni bir dizi projesi başlasın diye dua ediyorum. Hem ruhumu hem sorumlusu olduğum hayatı yaşamak, yaşatmak zorundayım. İnşallah her şey hemen yoluna girer.. Girecek, inanıyorum ben…

Oğluma ve anneme sarılmayı çok özledim. Şu an bile gözlerim doluyor.

Türk sahne sanatlarının temel sorunları sizce nelerdir, kısaca ne söyleyebilirsiniz?

Bu konu hakkında konuşmak haddime düşmez ama oldum olası hep iletişimsizlikten kaynaklanan sorunlar olduğunu düşünüyorum. Savaşlar da dâhil olmak üzere her sorunun iletişimsizlikten kaynakladığına inanıyorum.

Hangi sanat dalı olursa olsun, eğere izleyiciyle iletişim kuramıyorsa bir olumsuzluk var demektir. İnsanı yok saymak da bir yol belki… Ama seyirciye ve ilgiye yönelik bir eylem varsa; iletişimi doğru kurmak gerekir. Zaten okuma düzeyi, sanata olan ilgi düzeyimiz malum. Ömründe hiç kitap okuma şansı olmamış birine Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar eserini okutursanız tepki gösterecektir ve haklıdır da…

Tiyatroyu sadece televizyondaki güldürü programı gibi bir şey zanneden bir coğrafyaya Hamlet izletmek zor. Bunun için zamana ve doğru bir iletişime ihtiyaç var. Bu konu oldukça kapsamlı ve derin. Konuşmak haddime düşmez dedikten bu kadar konuşmam pek yakışık almadı, bağışlayın.


Bir Cevap Yazın